1071
Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu, Müslüman Türk’e yurt oldu. İşte o tarihten günümüze kadar Hıristiyan Avrupa, “Şark sorunu” adını verdikleri Türklerin Anadolu’dan atılması veya Anadolu’da etkisiz hale getirilmesi ya da Anadolu’da imha edilmesi amacını taşımaktadır. Haçlı seferlerinin düzenlenmesinin bir amacı da bu sebeptendir. Esasen Birinci Dünya Savaşı sonucu Osmanlı Devleti’nin ağır bir yenilgi alması, 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası Anadolu’nun İtilaf devletlerince işgal edilmesi ile sömürgeci Avrupa’nın “Şark Sorunu” hedefine çok yaklaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının öncülüğünde Türk Milletinin verdiği Kurtuluş Savaşı, onlar için hüsran olmuştur. Yalnız Avrupalılar bu amaçlarından vazgeçmiş değillerdir. Aslında işin doğrusunu buradan ele alırsak Avrupa ve diğer Batılı güçler ile yaşadığımız sorunlara doğru teşhis koymuş oluruz.
Yalnız onların "Şark Sorunu" adını verdikleri bu konuya sonradan ilave edilen "Büyük İsrail ve Büyük Ermenistan" konusunu dahil etmek zorundayız. "Şark Sorunu" adını verdikleri bu konudan bağımsız ele almamız mümkün değildir. Zira bu konuları birlikte ele alınca sadece Müslüman Türk’e değil Müslüman Arap, Müslüman Acem ve Müslüman Kürt’e nasıl bir tezgah hazırlandığını rahatlıkla görürüz.
Avrupalılar dolayısı ile Batılılar her zaman İslam Dünyasının yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını sömürmek, yağmalamak amacını güttüler. Onlar için bu amaçlarına ulaşmak gayesi ile her yol mubahtır. Baş hedefleri ise Türkiye’dir. Zira onlar için Türkiye en önemli engeldir. Avrupa zaman zaman iğrenç yüzünü işte bu nedenle gösterir. Bunlardan asla ve kata bizlere dost olmaz. Kesinlikle bizi Avrupa Birliği'ne almazlar. Bunu bile bile bir de Avrupa Birliği Bakanlığı kurmamız akla zarardır. Onlarla bir araya gelip "Uyum Yasaları" çıkarmamız veya benzer adımları atmamız doğru değildir.
Bunların bırakınız dostluğunu, gece rüyalarında dahi lehimize hayır rüyaları görmek istemezler. Elbette kavga edelim demiyorum ama dikkatli olalım diyorum. Bunlara karşı teslimiyetçi değil kişilikli ve kararlı politika izlemek zorundayız. Zira Anadolu son kaledir. Anadolu’nun kaybedilmesi demek Türk-İslam dünyasının sonu demektir. Avrupa ve diğer batılı devletler ile ilişkilerimiz bundan sonra çok daha farklı olacaktır. Zira Hollanda, Almanya, Avusturya vs ile olan son gelişmeler çok önemli ipuçları vermektedir.
- DEVAM EDECEK -