SENE 1951.
İktidarda, 17 Eylül 1961'de idam edilen dönemin Başbakanı Adnan Menderes var.
Hükümeti kuralı henüz bir yıl bile olmamışken, 31 Temmuz 1951'de "Atatürk'ü Koruma Kanunu" diye bir şey atıyor ortaya ve Meclis'e kabul ettiriyor.
"Atatürk gibi tarihi şahsiyetleri kanunlarla korumak yerine, milletin gönlüne emanet etmek en iyisidir" diyenlerin safında olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, ne iş yaptıklarını, hangi amaca hizmet ettiklerini bir türlü çözemediğim Atatürkçü Düşünce Derneği'ne (ADD) de hayli mesafeli olduğumu söyleyebilirim.
Çünkü...
Ulu Önder Mustafa Kemal'in "Koruma Kanunu" veya "Düşünce Derneği" ile korunabileceğini veya yaşatılabileceğini sanmıyorum, aksine, milletin gönlünden daha korunaklı bir yer olduğunu da düşünmüyorum.
Peki, Adnan Menderes tarafından 1951'de TBMM'ye getirilip kabul ettirilen Atatürk'ü Koruma Kanunu ne diyor?
31 Temmuz 1951 tarihli 7.872 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Atatürk'ü Koruma Kanunu'na göre; Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırmış.
Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye 1 yıldan 5 yıla kadar ağır hapis cezası verilirmiş.
Bu suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimseler de asıl fail gibi cezalandırılırmış.
Maddeler böyle uzayıp gidiyor.
Kanunun "tuhaf" olarak nitelendirilebilecek bir yönü, Atatürk'ün şahsına yönelik hakaretlerden çok, heykellerini korumaya odaklanıyor.
Misal, günümüzde isim vermeden ama ima ederek Atatürk ve silah arkadaşlarına "İki ayyaş" diyenlere hiçbir cezai müeyyide uygulan'a'mazken, yani kanun işler hale getirilmezken, ve Atatürk'ün şahsına hakaret etmenin cezası maksimum 3 yıl olarak belirtilmişken, heykeller için öngörülen maksimum ceza 'ağır hapsi' de içermek üzere 5 yıla kadar çıkabiliyor.
Fikirleri ve yaşam tarzıyla hep örnek olmuş eşsiz bir lideri kanunla korumalı mıyız, yoksa zaten O'nu ve fikirlerini anlayanların saygı duyup seveceğini, anlamayan yobazların ise değil 3'ten 5 yıla kadar hapis cezası, müebbet verseniz dahi diyeceğini yine diyeceğini de takdir edersiniz.
Atatürk'ü kanunla korumak yerine fikirlerini iyice özümsemek ve tüm engellemelere rağmen yeni kuşaklara özümsetmek temel hedef olmalıdır.
Çünkü...
Nasıl ki "Fatih Sultan Mehmet'i Koruma Kanunu" diye bir şey yok ise, bugün fikirleri ve devlet adamlığı tüm dünya tarafından kabul edilmiş olan Atatürk'ün de kanunla korumaya ihtiyacı olmaması gerek diye düşünüyorum.
Çünkü bu milletin kahramanları vicdanlarda yaşar, kanunla, zorla, baskıyla ve hapis cezası korkusuyla yaşatılamaz.
Gelelim sadede...
Cumhurbaşkanlığı'nın 23 Nisan resepsiyonunu iptal etmesini protesto eden ve Alanya'da yaşayan 68 yaşındaki emekli Ferhat Gedikli, Mola Kavşağı'ndaki Atatürk Anıtı'na merdiven dayayıp çıkarak, Atatürk heykelinin gözlerini kırmızı kuşakla bağlamış.
Alanya başta olmak üzere Türkiye'nin çeşitli kentlerinde daha önce yaptığı Deniz Feneri eylemleriyle tanınan Ferhat Gedikli, Doğu ve Güneydoğu illerinde, terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlardaki şehitler nedeniyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlama programlarının değiştirilmesi ve resepsiyonun iptal edilmesini bu yolla protesto ettiğini söylemiş gazeteci arkadaşlarımıza.
Hükümet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na merdiven dayayıp çıkan Gedikli, başından aşağı gül yaprakları döktüğü Atatürk heykelinin gözlerini de kırmızı kuşakla kapatmış.
Sonra da şunları söylemiş...
"Bugünkü olumsuzluğu, bize ulusal bayramlarımızı kutlatmayan Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarını protesto etmek için, Mustafa Kemal Atatürk'ün bu durumları ve rezaleti görmemesi için heykelin gözlerini kırmızı kurdeleyle kapattım. Bu protestomu tüm Türkiye genelinde yapmaya devam edeceğim."
Protesto sonrası Hükümet Meydanı'ndan ayrılan Ferhat Gedikli'nin, olayla ilgili soruşturma başlatan polise daha sonra ifade verdiği belirtiliyor.
Bu konuda, eylemlerin adamı Ferhat Gedikli'ye, Atatürk sevdalısı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak birkaç kelamım olacak.
Sevgili Gedikli...
23 Nisan resepsiyonunun iptali ve Atatürk düşmanlarına yönelik hassasiyetlerinizi anlıyorum ama yaptığınız son eyleme saygı duymuyorum.
Neden mi?
Çünkü...
CHP'ye ve Atatürk'e duyduğunuz sevgiyi biliyor olmama rağmen, yaptığınız son eylemin art niyetli kişilere emsal teşkil etmesinden endişe duyuyorum.
Bugün siz merdiven dayayarak çıktığınız Atatürk heykelinin başından aşağı gül yaprağı döküp gözünü kırmızı kuşakla kapattıysanız, ve buna bu şehri yönetenler ses çıkarmadıysa, yarın Allah muhafaza, kafası farklı konulara bozulan başkalarına da yine Atatürk Anıtı'na merdiven dayayıp Ata'nın heykeline toplumun garip karşılayacağı ilginç kostümler ve ilginç maskeler vb. takma özgürlüğü fikri verecektir.
"Ata'nın gözüne kırmızı bant takan adama 'yani size' hiç kimse sesini çıkarmadı, yasal işlem de yapılmadı, o halde ben de benzer bir eylem yapayım" diyenlerin sayısı bir artarsa, ne yazık ki bunun ilk sorumlusu siz, ikinci sorumlusu da bürokratik veya hukuki manada size herhangi bir işlem yapmayanlar olacaktır.
Demem o ki...
Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i çok sevdiğinizi yakından biliyorum ama yaptığınız bu son eylemle Atatürk'e ve Cumhuriyet'e de en büyük zararı siz verdiniz, bilginiz olsun.