Atatürk'e saldırı furyası

SON günlerde Atatürk'e saldırma furyası başladı. Kimi hafif nüanslar ile kimi açık açık hakaret ederek yapıyor bunu, kimi de meydanlardaki heykellere saldırıyor ve bu yobazların sayılarının arttığını üzülerek izliyoruz. Peki neden...

SON

günlerde Atatürk’e saldırma furyası başladı.

Kimi hafif nüanslar ile kimi açık açık hakaret ederek yapıyor bunu, kimi de meydanlardaki heykellere saldırıyor ve bu yobazların sayılarının arttığını üzülerek izliyoruz.
Peki neden son zamanlarda Atatürk düşmanlığı artmaya başladı?
Sanki birileri geçmişte kalan hesapların intikamını alırcasına fırsattan istifade edip Atatürk heykellerine fütursuzca saldırıyor.
Birkaç gün önce televizyonda kayda değer bir program ararken, belgesel tarzında bir haber programına rastladım.
Cumhurbaşkanlığı forsundaki yıldızları baz alarak Türklerin tarihi, nereden geldikleri, kurmuş oldukları devletlerden, İslam ile tanışılması, hakan ve kağanlardan bahsediliyordu, gururlanarak izlemeye başladım.
Hunlar, Göktürkler, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin cihana verdikleri nizamı, genişlemiş toprakları, hükümdarlarının cengaverlikleri ve yapmış oldukları fetihler üzerinden türlü övgülerle söz ederken, ne yalan söyleyeyim tüylerim diken diken oldu, göğsüm kabardı. Nasıl kabarmasın ki!
Düne kadar Türk kelimesinin televizyon kanallarında söylenmesinin yasak olduğunu düşünürsek, geldiğimiz durumun sevincini yaşadım.
Belgesel tadındaki bu haberi izlemeye devam ederken, Osmanlı’nın son dönemleri anlatılırken, 1. Dünya Savaşı'nın sonuçları olarak, vatan topraklarının işgalini ve bu gidişe "dur" denilmesi için Mustafa Kemal Atatürk’ü son padişah Vahdettin’in Samsun’a yolladığını ve milli mücadelenin başladığından bahsedip, asıl can alıcı nokta burada, “Siz zaten gerisi biliyorsunuz…” üstü kapalı geçiştirilerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin 60, 70 ve 80’li yıllardaki buhranlı dönemini konu almaya başladı.
3 Kasım 2002 Genel Seçimleri'nden sonra Türkiye’nin gelişme dönemine geçtiğini ve artık hiçbir şeyin eskisi olmayacağından bahsederken, dönemin Başbakanı’nı öyle bir anlatmaya başladı ki, hangi millete mensup olduğumu, hangi ülkede yaşadığımı inanın ben bile şaşırdım.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup düşünün.
Ülkenizin her bir parçası işgal altında, yabancı devletlerin kuklası haline gelmişsiniz, başkentiniz dahi İngiliz işgali altında, ordunuz dağıtılmış, milletiniz yıllarca süren savaşlardan yorgun ve bitap düşmüş durumda.
Osmanlı'nın devlet kademesinin her biri kendilerine yakın gördükleri birer Avrupa ülkesi belirleyip yola revan olduklarında, Anadolu’da hürriyet ateşini yakan, Türk milletinin küllerinden yeniden doğmasını sağlayıp Anadolu’yu yeni Türklere vatan toprağı yapan Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ü “Siz zaten gerisini biliyorsunuz…” diyerek geçiştirilmek istenmesinin, bilinçaltında yatan Atatürk düşmanlığından başka bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Bilinçli bir şekilde Türk milletinin hafızasından Atatürk’ü silmeye çalışmak, önce Türk kimliğinize sonra da tarihinize ihanet etmekten öteye gitmeyecektir.
Son dönemlerde artan Ata'mıza yapılan bu saldırıların artmasındaki sebebin yeterince Ata'mızı milletimize anlatamadığımız veya bilinçli olarak üzerinde durulmadan geçilmesinden ve hakaretlere verilen tavizlerden cüretle arttığını düşünmekteyim.
Sokaklardan caddelerden ismin sökülmesi, paramızdan resmini çıkarmakla, ders kitaplarından konuların azaltılması ile milletin sinesinden söküleceğini zannedenler yanılıyor, hataya düşüyorlar.
Yüzyıl geçmesine rağmen düşünce ve fikirlerine dünden daha çok ihtiyacımız olduğu şu günlerde, 15 Temmuz hain darbe gecesini hazırlayanların olduğu gibi hainlerin devletimizin her kademesine nasıl sızmışsa, bugün de Atatürk düşmanları aynı faaliyetlerini bu yönde sürdürdüğünü görmekteyiz.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin, "Atatürk, Türk milletinin ortak değeri, kurucu kahramanı, rahmetle ve minnetle andığımız büyüğümüzdür. Namert ve nankörler bunu anlayamaz" sözleri de MHP’nin Atatürk kırmızı çizgisini açık ve net olarak keskin bir şekilde çizmiştir.
Her fırsatta Atatürk posterleri alıp, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağırmakla da Atatürkçü olunmuyor.
Açık açık Atatürk düşmanlığını ilan edenlerle kol kola yollarda yürüyenlerin Atatürk söylemlerinin samimiyetini milletimizin takdirine bırakıyorum.
Bu düşüncelerle, milli mücadele döneminde bu bayrak, bu vatan ve bu ecdadın namusu için candan ve serden geçen, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarını rahmet ve şükranla anıyor, Rabbimden mekanlarının cennet olmasını niyaz ediyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene!