"Atatürk’ün Kehanetleri" isimli kitapta, Atatürk’ün günümüze ışık tutan pek çok söylemi var ki, gerçekten O’nun ne kadar önsezili olduğu, ne kadar olayları analiz ederek günümüze ışık tuttuğu ve yol gösterdiği açıkça görülmektedir.
AK Parti hükümetinin, geniş bir ufuk çizgisi içinde, kabuğumuzdan sıyrılarak, batılı devletlerin yüzlerce yıl sömürerek, yer altı ve yer üstü değerlerini gasp ederek, Uzakdoğu ve Afrika ülkelerinin halkını fakirleştirdiği ve bir lokmaya muhtaç bıraktığı gerçeği karşısında, maddi ve manevi yardımda bulunduğunu görüyoruz. Hükümetin bu süreçte yaptıklarını Atatürk yıllar önce bakınız nasıl doğruluyor:
"İnsan, mensup olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar ,bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin mutluluğuna ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmet etmeye elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir eder ki, bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak demektir."
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, “Biz fakir milletlere yardım ettikçe, hazinemiz o kadar güçleniyor” demişti. Atatürk’ün görüşü ile nasıl da örtüşüyor, değil mi?
Türkiye 52 yıl önce, AB'ye girmek için müracaat etmiştir. Bir tarihte Ecevit’in "Onlar ortak, biz pazarız” kaygısıyla reddettiği AB girişimimiz, 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra AB tarafından askıya alınmıştır. Aradan geçen sürede kah inişli, kah çıkışlı daha doğrusu cılız bir istekle 2007 yılına kadar gelinmiş, o tarihten sonra AB Bakanlığı da kurularak çok yönlü girişim devam etmektedir. Büyük Devlet Adamı Atatürk yine bu günlere ışık tutarak diyor ki "Memleketimizi modernleştirmek istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye'de modern yani Batılı bir hükümet vücuda getirmektir. Uygarlığa girmeyi isteyip de Batı’ya yönelmeyen millet hangisidir?" Uzakdoğunun da uzağında bulunan Japonlar, yıllar önce AB'ye girmişler ve bugünkü modern Japonya’yı meydana getirmişlerdir.
Atatürk, her işi enine, boyuna düşünür, düşüncesini yanındakilere anlatır, onların görüşlerini aldıktan sonra sentezini yapar, daha sonra uygulamaya girişirdi. Atatürk’ü sevmek, O’nun yolundan gitmekle, O’nun gösterdiği istikamette yürümekle ve milletin huzurunu, refahını sağlamakla oluşur.