Geçmişiyle ve atalarıyla övünen toplumların ve bireylerin, kendileriyle ilgili övünebilecekleri bir şeylerinin olmadığını görürsünüz.Bakın bir düşünür bu konuda ne demiş: “Tarihi ile övünen milletler patatese benzer. Patatesin yenen yani değerli kısmı yumru olarak toprağın altında, üstte de, bir işe yaramayan otsu bölümü vardır.” Mealindeki bu tanımlamanın ne denli anlamlı olduğunu anlamak için, fazla kafa yormaya da gerek yok!Tarihte bir sürü kahramanlıklara imza atmış atalarımızı bugüne taşır, sürekli onlardan söz edersek, bugün ile ilgili olarak, gelecek kuşaklara yad edecekleri, övünebilecekleri bir şey bırakamayan bir kuşak olma durumunda kalacağız demektir!Tarihi didik didik ederek, iyi ve kötü yanlarını öğrenip ders çıkarma yerine, salt iyi ve güzel, başarılarla dolu bölümlerine öykünürken, olumsuzluklara gözlerimizi kapatırsak, geleceğimizi aydınlatmaktan çok, karanlıklara yelken açmak zorunda kalabiliriz!Yüz, yüz elli, beş yüz, hatta bin, bin beş yüz yıl öncesinin düşünsel açılımlarına, örf, adet ve geleneklerine, inançlarına odaklanır, buralardan bazı tabuları öne çıkarıp bunlara tapınmaya kalkarsak, bugünümüzü anlamamız, çağı kavramamız ve ileriye dönük ciddi başarılara imza atmamız imkansızlaşır.Her dönemin kendine özgü belli koşulları vardır.Bir dönem için çok başarılı sonuçlar vermiş, bir düşünce, bir yöneliş, ya da uygulama, bir başka dönemin özel koşullarında bir felaketi de beraberinde getirebilir.Aynı sorun toplumlar için de geçerli. Aynı tarihi süreçte bile, bir toplumun gelişmesine ve kalkınmasına ciddi katkılarda bulunan bir proje bir başka toplumun felaketi olabilir.Ortadoğu’da, demokrasi adına yapılmak istenen rejim değişikliğinin nasıl büyük felaketlere neden olduğuna ve Irak’ın nasıl kan gölüne döndüğüne hep birlikte şahit oluyoruz.İran’da Şah monarşisi yıkılırken ilerici ve çok daha çağdaş bir rejimin geleceği hesabı yapılırken, bugün İran’ın rejim anlamında Şah Monarşisinden çok daha gerici ve acımasız bir başka monarşinin batağına sürüklendiğini görüyoruz.Osmanlı İmparatorluğunda da, Meşrutiyetin ilanı, teorik olarak demokrasi anlamında ilerici bir adım iken, pratikte bir başka otoritenin ortaya çıkmasına ve koskoca Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına neden olmadı mı?