Ülkemizde asgari ücretin 22 bin 104 TL olduğu ve çalışma kesiminin yarısından fazlasının bu parayla hayatlarını sürdürmek zorunda olduğu bir ülkede, Galatasaray Kulübü'nün Osimhen'e dört yılda 150 milyon Avro, Fenerbahçe kiralık Johnny Duran'a 20 milyon Avro ve Beşiktaş'ın da Orkun Kökçü'ye 5 yılda 55 milyon Avro vermesi nedeniyle, ülkede olağanüstü bir sevinç yaşamaktadır. Bu sevinci yaşayanların büyük bir kısmını asgari ücretlilerin olduğu gerçeğidir. Biliyoruz ki Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, Süper Lig'deki en büyük pastaya bu yıl da ortak gibi görünse de, aslında ligin genel yapısı itibari üst sıraların Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçmesini bekliyoruz. Süper Lig'in, yani diğer kalan 16 futbol kulübünün arasındaki farkın inanılmaz ölçülerde aşağıya gittiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Süper Lig olayı sadece iki takım, belki ileride üçüncü takım düşüncesiyle üst seviyedeki takımların daha çok Avrupa kupalarında mücadelelerini göreceğiz. Diğer takımların ise aralarındaki mücadelenin kümede kalma ve aralarındaki maçların ligde kendi taraftarlarına bu son derece güçlü takımları izletme düşüncesinin daha ağırlıklı olacağı kanısındayım. Hazırlık maçlarında seyrettiğimiz gibi Galatasaray ve Fenerbahçe gerçekten Süper Lig'in çok ötesinde bir futbol oynuyorlar. Diğer kalan takımlara baktığınız zaman ligi tamamlayıcı, ligin bu iki takımın sponsorluğunda alttaki mücadelenin Anadolu eşleşmesi desek doğru olur. Öyle bir hava var ve ne yazık ki Anadolu kulüplerinin bütçelerine baktığımız zaman Süper Lig’in bu yılda geçen yılı hiç aratmayacağı, hatta geçen yılın ötesine taşarak inanılmaz bir farkın erkenden açılacağı gerçeğidir. Süper Lig iki takımın şampiyonluk mücadelesine karşın 16 takımın küme düşecek takımlar veya küme düşmemek için mücadele eden takımlara baktığımız zaman oyuncu yetiştirmeyi hedefleyen, genç ve yetenekli oyunculardan para kazanmayı amaçlayan takımların bu yıl nasıl bir yol izleyeceklerini birlikte göreceğiz. O kadar büyük bütçe dengesizliği var ki iki takımın arasında diğer kalan 16 takımın arasında bu açığı kapatmak ve 16 takımı kendi arasında vereceğim mücadelenin Süper Lig'de çok fazla taraftarın da memnun edeceğini de düşünmüyorum. Baktığımızda, kulüplerin kombineleri ve yayıncı kuruluşun ücretlerinde bir değişiklik olmazken, asıl hedefin iki takımın, Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarını örnek gösterilerek satış politikası izlemesi de tam bir pazarlama başarısı olarak karşımıza çıkıyor. Anadolu takımlarının taraftarları kendi takımlarının başarısını kısmen de olsa onurlandırırken, diğer içinde besledikleri Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş sevgisini devam ettirecekleri de aşikar. Kısaca bu yıl, 2025-2026 yılı Süper Lig sezonunun Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki zorlu mücadelesinin altında yer alan takımların taraftarlarının bile saygı ve ciddiyetle izledikleri bir mücadeleye tanık olacağız. Avrupa ve Konferans Ligi mücadelesi ise 16 takım arasında paylaşılacağı ve kimin düşüp kimin düşmeyeceğine sezon sonuna kadar merak ve heyecan içinde bekleyen kulüplerin karın ağrılarına ne yazık ki ortak olacağız. Tek tesellimiz iki takımın mücadelesine Beşiktaş'ın sessiz kalmadığını görmek isteriz. Aslan bahçesinin Süper Lig'i. Keyifli seyirler.