SON aylarda Alanya'da su faturaları üzerinden yaşanan tartışmalar gündemdeki yerini koruyor. Bazı abonelerin şikayetleri medyaya yansısa da, yetkililerden henüz tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Bu durum, kamuoyunda ASAT'a karşı büyüyen bir güvensizlik tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Tartışmaların fitilini ateşleyen olaylardan biri, Alanya'dan ev alıp ülkesine dönen bir vatandaşın hiç gelmediği eve gelen yüksek fatura ve ardından su saatinin sökülmesi oldu. Ailenin "Evimizi satıp gideceğiz" açıklamaları uzun süre konuşuldu. Daha da düşündürücü olanı ise aynı apartmanda oturan iki farklı aboneye aynı miktarda fatura gelmesiydi. Bu durum, "Acaba bu faturalar saatler okunmadan hayali olarak mı yazılıyor?" sorularını akıllara getirdi ve şüpheleri artırdı.
Elbette bu şikayetlerin asıl nedenini tam olarak bilemiyoruz. Kimin haklı olduğunu, sistemdeki olası aksaklıkların neler olduğunu da… Ancak bu belirsizlik, vatandaşın kafasında soru işaretleri oluşturuyor ve ASAT'ın bu konuda şeffaf bir açıklama yapma zorunluluğunu ortaya koyuyor.
Hatırlatmak gerekirse, Antalya ve ilçelerinde suya en son 2024 Temmuz ayında yüzde 446 gibi devasa bir zam yapılmıştı. Antalya Büyükşehir Belediyesi Temmuz Ayı Olağan Devam Meclis Toplantısı'nda alınan kararla, evlerde beş metreküpe kadar 1 lira 83 kuruş olan suyun birim fiyatı tam yüzde 446 zam ile 10 liraya yükseldi. Bu fiyatlar, o dönemde de vatandaşlar tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştı. Son dönemlerde fatura şikayetlerinin çoğalması, zammın etkilerini bir kez daha gözler önüne seriyor ve vatandaşlar artık yetkili bir ağızdan açıklama bekliyor. Peki, su neden bu kadar pahalı? Türkiye'de yükselen enerji maliyetleri, su başta olmak üzere enerji gerektiren tüm alanları olumsuz etkiliyor. Atıksu Arıtma Tesisi yapımının ciddi maliyetleri var ve bu tesisler ya Büyükşehir Belediyelerinin merkezi hükümetten aldığı yardımlarla, ya öz kaynaklarıyla ya da yurt dışından temin edilen kredilerle yapılabiliyor. Yapım ve işletme maliyeti son derece yüksek olan bu tesislerin kendi gelirleri ile sübvanse edilmesi, yönetimlerin ilk tercihi oluyor. Bu da kaçınılmaz olarak tüketicilere yüksek maliyetler olarak yansıyor. Türkiye'de hemen her hanenin en temel iki hayati ihtiyacı var: Su ve elektrik. Merkezi hükümetin fahiş elektrik fiyatları ve belediyelerin yüksek su fiyatları, özellikle dar gelirli vatandaşları derinden etkiliyor. Özellikle dar gelirli ailelerin kullanımında belirli bir kalemin sübvanse edilmesi, bu sorunu hafifletebilecek önemli bir adım olabilir.
Ancak şu anki öncelik, su faturaları üzerinden oluşan bu güvensizlik ortamını dağıtmak.
ASAT'ın bir an önce kamuoyunu bilgilendirmesi, şikayetlerin nedenini açıklaması ve çözüm yollarını sunması gerekiyor. Aksi takdirde, bu sessizlik, zaten yüksek olan faturaların yarattığı rahatsızlığı daha da artıracak ve kurum ile vatandaş arasındaki güven bağını zedeleyecektir. Vatandaş açıklama bekliyor, bu bekleyiş daha fazla uzatılmamalı.
Esen kalın...