1
Haziran 2016 Çarşamba günü Hacımemişler Camii'nde ikindi namazı sonrası bir cenaze törenine katıldım. Oldum olası nişan, nikah, düğün gibi eğlenceli olayları pek takip etmem ancak cenaze veya hastalık gibi bir durum olursa elimden geldiğince gitmeye çalışırım. Hele çok sevdiğim bir arkadaşım Şahin Canlı'nın cenazesi olunca.
Şahin Canlı'yı ortaokul birinci sınıfta tanıdım. Ben Hayate İlkokulu'ndan, o ise sanırım Hacet İlkokulu'ndan gelmişti. Lise son sınıfa kadar da arkadaşlığımız devam etti. Hep okula bisikletle gelir, her zaman yüzünde gülümseme eksik olmazdı. Ortaokul ikinci sınıfı seksenli yıllarda bir yangınla harap olan küçük lisede (eskiler özel lise derdi) okuyorduk. Yeni bir kadın tarih hocamız gelmişti. Adı da Hasibe idi. Bir derste hoca hanım tarihte bir savaşı anlatıyordu ki, arka sıradan bir ses 'Hocam anlattıklarınızın hepsi yanlış' diye bağırdı. Dönüp baktım, bağıran Şahin'di. 'Allah, Allah' dedim. Şahin hiç böyle davranmazdı, hele hele hocalarına saygısızlık etmezdi. Ne de olsa kendisi de bir öğretmen çocuğuydu. Neden böyle davrandığını hiç öğrenemedim. Yine aynı sınıfta Ubeyd Boz (sonradan soyadı Korbey olmuş) isimli bir arkadaşımız vardı. O da çok renkli, esprisi bol olan bir arkadaşımızdı. Bir gün sınıfta elinde yazdığı bir kağıtla geldi, herkesin en çok kullandığı kelimeleri ve deyimleri not etmişti. Benim adımın karşısına 'Ne der bu?', Şahin'in adının karşısına 'Bi galem' yazmıştı.
Bir süre biz de Şahin'e 'Bi galem' diye takılmıştık. Okul hayatı boyunca herkesle uyumlu idi. Kimseyle kavga etmezdi. En azından ben görmemiştim. Okul dışında onu en çok Kadağan ve Örnek sinemalarının önünde görürdüm. Tabi ki çok sevdiği bisikletiyle.
Lise yıllarında Şahin, folklor çalışmalarına katılmıştı. Özellikle Silifke oyunlarında bayağı mesafe katetmişti. O yıllar 1970-1971-1972, Alanya'da bir folklor ekibi kurulmuş, Şahin de bu ekibin değişmez elemanı olmuştu. O ekipten Zeki Tekesultan, soyadını hatırlamadığım Bayram Ali denen iki kişinin ismi hafızamda kaldı ancak şalvar, cepken, yakasız gömlek ve kuşakla bütünleşen bu folklor kıyafeti grup içinde en çok Şahin'e ve Zeki'ye yakışıyordu. Her ikisi de bizden biraz daha boylu ve atletik yapılıydı. Bu dönemde haftada bir veya iki dönem Avusturya ve Almanya'dan gelen turist charter uçaklarını karşılamak için Antalya Havalimanı'na bu ekip gönderilir, yolcuların uçaktan inmesiyle turistler bu ekibin folklor gösterisiyle karşılanırdı. Bu charterlarla gelen turistlerin yüzde 60'ı Alanya'ya, kalanı da Side, Antalya ve Kemer'e dağılırdı.
Kısacası Antalya bölgesinde turistleri karşılayacak deneyimli tek folklor ekibi Şahin'in de içinde bulunduğu bu ekipti.
Sonraki yıllarda Şahin ve ağabeyinin, iki Avusturyalı kızla evlenip Avusturya'ya yerleştiğini duydum.
11 veya 12 sene önce bir banka şubesinde karşılaştık. 'Akşam beraber yemek yiyelim' dedim. Çok memnun olduğunu, sabah erkenden döneceklerini, ailesiyle birlikte erkenden hazırlık yapacaklarını söyleyip teşekkür etti. 'Ama yine geleceğim' dedi ve bir daha da görüşemedik. Geçen yıl aynı camide rahmetli olan ağabeyinin cenazesinde de bulunmuştum. Senle tekrar buluşmak böyle olacakmış demek ki. Cennet mekanın olsun sevgili arkadaşım.