KURBAN
Bayramı gelmeden önce kurban olan Arakanlı Müslümanların çığlıkları, bayram heyecanımızı, bayram coşkumuzu hüzne çevirdi.
Biz Müslümanlar yıllardır kan ve gözyaşıyla giriyoruz mübarek bayramlarımıza.
Mevsimler değişse de, İslam coğrafyasının bölgeleri farklı olsa da kan ve gözyaşı değişmiyor, hep Müslümanların kanı akıyor hem de oluk oluk, hep Müslüman gözler yaş döküyor, acının feryatları hep bizim içimizden geliyor.
Yıllardır tüm kesimleriyle dünya Müslümanları, birlik ve beraberlik içerisinde acısız bir bayram geçirmedik.
Irak, Afganistan, Pakistan, Filistin, Suriye, Türkiye, Mısır, Doğu Türkistan, Arakan böylece uzar gider kan ve gözyaşlarıyla dolu liste.
Peki bu bizim kaderimiz mi?
Biz Müslümanlar olarak yeryüzünde birlik ve beraberlik içerisinde olmadığımız sürece sadece Müslümanların gözyaşlarını silmekle, keseceğimiz kurbanlarımızı kanı dökülen bölgelere göndererek yada fitre ve zekat desteği sağlayarak kardeşliği ayakta tutmaya çalışıyoruz.
Yapmamız gerekenler içerisinde bunlar var elbette, fakat daha büyük sorumluluklar gerekiyor artık kan ve gözyaşının durdurulması için.
Öncelikle siyasi kanadın harekete geçirilmesi gerekiyor.
Müslüman halkların yaşadığı bölgelerdeki liderlerin etkin bir şekilde birlik ve beraberlik içerisinde zalime karşı güçlü bir ses ve güçlü bir yumruk olmaları gerekiyor.
İşlevi olan, harekete geçecek, Müslümanların onurunu, haysiyetini ve izzetini koruyacak güçlü bir birliğe ihtiyacımız var.
Cemaat, tarikat, parti, dernek merkezli kalınmayıp, konuşmalarımızda ve eylemlerimizde ümmeti ve ümmetin sorunlarını birinci sıraya taşımaya ihtiyacımız var.
Yani evrensel bir bakış açısıyla hareket edebilecek bir seviyeye gelmemiz şart.
Hiçbir şey yapamıyorsak dua edelim gece ve gündüz de hiç değilse değerimiz sıfıra inmesin.
Ve ben tam da bu satırları yazarken, Alanyalı Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Arakan’a gittiğini
öğrendim.
Daha öncesinde Sayın Çavuşoğlu'nun Arakan’daki Müslümanlara yapılan zulmü önlemek amacıyla telefon diplomasisini zaten biliyorduk.
Ama bu, o bölgeyi bizzat ziyaret etmesi gerçekten bir Türk vatandaşı olarak göğsümü kabarttı.
Her fırsatta Arakan’da kalıcı çözüm olması gerektiğini savunan Sayın Çavuşoğlu gerekli görüşmeleri yapmaya başladı.
Tabi işe önce bölgedeki yaraları sarmakla başladı.
Kızılay’ı ve TİKA'yı bölgeye yönlendiren Sayın Çavuşoğlu'na her şeyden önce insan olarak minnettarız.
Bayramda ise herkes önce kabirlere gitti, orada sevdikleriyle ve geçmişleriyle bayramlaştı, onlara dua etti.
Bayramlarımı memleketim olan Mersin'in Bozyazı ilçesinde geçiren biri olarak bu adet benim için çok özel.
Evet belki tüm yörelerde bu hassasiyet gösteriliyor olabilir fakat özellikle şehirleşmenin az olduğu yerlerde bu adetler çok daha güzel yaşanmakta.
Kurban keserek takvasını Allah'a sunan bizler, aynı zamanda hiç olmadığı kadar sosyalleştik, aile, akraba, eş dost ve komşularıyla hasbıhal edip bayramı bayram ettik.
Bu bayram sadece kurbanlarımızı değil duygularımızı da üçe böldük.
Sevinç; Rabbimizin bize sundukları ve dostlarla buluşma için sevindik.
Özlem; Birlik ve beraberlik içerisinde bayram kutlamaya ihtiyacımız vardı. Daha iyilerini görürüz inşallah.
Ve son olarak...
Hüzün; Bizlerin vatanımızda barış ve refah içinde yaşamamız için şehit olan askerlerimizi ve sadece Müslüman oldukları için katledilen din kardeşlerimizin İslam coğrafyasında hep acıyan tarafımız olduğunu unutmayalım.
Allah çok daha huzurlu, mutlu, birlik içinde geçirebileceğimiz bayramlar nasip etsin.