TÜYAP, 16-19 Şubat tarihlerinde, Antalya’nın ilk büyük kitap şenliğini gerçekleştirdi. Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ve Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin katkılarıyla düzenlenen Antalya Kitap Fuarına, 70’in üzerinde yayınevi katıldı. Söyleşi, panel, şiir dinletisi gibi 20 etkinliğin gerçekleştirildiği fuarda, 200 dolayında yazar okurlarıyla buluştu. Fuar, Cam Piramit Sakıp Sabancı Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Okur, yazarla buluştu. Arayıp da bulamadığı kitapları indirimli fiyatlarla edindi. 19 Şubat akşamı saat 19.00’da fuar kapandığında, 82 bin 500 kitapsever konuk olmuştu fuara. Dört günlük bir fuar için, bu önemli bir sayı. (Okuyucularıyla buluşanlardan biri de bendim.)
Bursa ve Adana kitap fuarlarında çevre ilçelerdeki çok sayıda okul, otobüsle öğrencilerini fuara getirmişlerdi. Özellikle Adana’da, şakır şakır yağan yağmura rağmen, fuar alanı ilkokul öğrencileriyle cıvıl cıvıldı. Antalya’da olacak mı bu, diye pek merak ediyordum doğrusu. Çok şaşırdım. İki buçuk saatlik yolu göze alıp Alanya’dan bile gelen okullar vardı. Bu beni pek mutlu etti doğrusu.
Gerçekten de çok yoğun bir okuyucu kitlesi vardı fuarda. Çocuklar, gençler, anneler, babalar hep oradaydı. Giriş kapısının önünde uzun kuyruklar oluşuyordu gün boyu.
Sanırım bu ilgiyi gördükten sonra TÜYAP, Antalya kitap fuarını sürdürecektir.
Fuarın bu yılki sloganı “Kitap Akdeniz’e Yelken Açıyor” olmuştu. Antalyalılar “Yelkenler fora!” diye karşılık verdi. Ne güzel. Hemen orada, birkaç okuldan sunum yapmak için çağrı bile aldım.
Evet, övünmek gibi olmasın da, günümüz Türk Çocuk Edebiyatının sevilen, çok okunan yazarlarından biriyim. Ama kitaplarımın birkaç kitapevi dışında kolay kolay bulunamadığı Antalya’da bile öğretmenlerin, anne-babaların ve özellikle de çocukların beni keşfetmiş olması özel bir mutluluk kaynağıydı benim için. Kimi zaman, kitap imzalatmak için uzun kuyruklar oluştu önümde. Bir yazarı böyle bir ilgiden çok ne mutlu edebilir ki?
İki okulda öğrencilere sunum yaptım. İkisinde de, gelen sorular pek güzeldi. Örneğin, hangi takımı tuttuğum hiç sorulmadı da, Korkuteli yolundaki Karain Mağarasını, Konya’daki Çatalhöyük ören yerini görüp görmediğim epeyce sorgulandı.
Bazı çocuklar, adını Antalya’da Yanıkhastane’nin karşısındaki Kaledibi Sokağı’ndan alan ve Antalya’daki çocukluk anılarımdan yola çıkan “Kaledibi Sokağı” kitabımı getirdiler imzalatmak için. Çocukluğumun bir bölümünün Antalya ve Alanya’da geçtiği sırrını paylaştık onlarla. Eski Antalya’nın mı, yoksa yenisinin mi daha güzel olduğunu sordular bana. Karşılaştırılabilir mi? Elbette benim gönlüm eskisinden yana. Sokaklarında at koşturduğum Alanya için de geçerli bu (hadi cesaretiniz varsa şimdi ata binin Alanya’da), ama kentlerin gelişim sürecini de yadsıyamayız değil mi? 100 bini aşan nüfusuyla, Anadolu’daki pek çok ilden daha büyük bugün Alanya.
Evet, Antalya Kitap Fuarı pek keyifli geçti doğrusu benim için.
Maraton sürüyor. Ay sonu Tekirdağ’a gideceğim. Mart başı Malatya’dayım, sonra Bursa kitap fuarı başlıyor. Ardından Ankara ve İstanbul’da çeşitli okullarda sunum var. Şöyle bir soluk alamadan, Nisan’da İzmir kitap fuarına koşacağım. Mayıs şimdilik belli değil.
Yaş kemale erdi, böyle bir koşuşturmayı kaldıramam artık diyordum ama, çocuklarla birlikte olmak gençleştiriyor sanırım beni. Çocukların kitaplara gösterdiği ilgiye yakından tanık olmak, yeni yeni kitaplar yazmaya zorluyor.
Demek ki kitap ölmedi henüz. Kimilerinin düşündüğünün tam tersine, sanal dünya kitabı öldüreceğine, yeniden yeşertiyor.
Biraz fazlaca mı kendimden söz ettim bu yazımda? Eh olsun o kadar. Birinci elden yaşadığım güzellikleri paylaşmak istedim sizlerle.