Türkiye’nin dört bucağı. Eski yapıların çöplüğe dönüşmüş görüntü kirliliğiyle dolu. Alanya’da da benzer çirkinliklerle karşılaşmak mümkün. Bu yapıların çirkinliği bir yana, tehlikesi anlatılır gibi değil. Başkent Hastanesi'nin biraz ilerisindeki yapıyla, belde otobüslerinin kalktığı alanda, tam da köşe başındaki bina, ha göçtü, ha göçecek! Bu binaların dokunulmazlıkları var. Göçse bile, yıkıntıya dokunamazsınız. Tarihe sahip çıkmanın, tarihi eserleri korumanın mantığını anlamak mümkün de, bu binaların tarihi özelliklerini kavramak oldukça zor! Kale, Kızılkule ve Tersane gibi eserleri, korumanın ve kollamanın anlamı tabii ki büyük. Cuma Pazarı yanında, Hacı Mustafa Pasajı arkasındaki, döneminde bile sıradan binalar olan üç adet taş duvar yığınını, kentin merkezinde dokunulmaz hale getirmek, bunları restore edip, kentin en gözde mekanında baş köşeye oturtmak, komediden başka bir şey olamaz. Yıllar önce, Anıtlar Kurulunda yer alan büyük ağalar, öğrencileri ülkenin dört yanına salıp, tarihi binaları tespit ettirmişler. Öğrenciler de, önüne gelene tarihi eser damgasını basmış. Bu tespitler sonucu, ortaya çıkan mağduriyetleri ortadan kaldırabilmek için, vatandaş milyonlar harcarken, kimi tarihi eser olmaktan çıkarılırken, kimi de nedendir bilinmez tarihi eser olarak öylece kalabiliyor! Yani, gemisini yürütebilen kaptan iskeleye yanaşıyor! Türkiye’de yıllar önce, dünya çapında, şehirciler planlamacılarının, mimar ve mühendislerin bir araya geldiği bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantıda bir gazeteci, Japon şehir plancısına: “Sizin büyük kentlerinizde neden hiç tarihi bina yok?" “ Tarihi binalar, bir kent içinde, tek tek korunmaz. Bir cadde, sokak ya da bir semt hatta bir kent olduğu gibi korunur.” demişti. Tıpkı bizim Safranbolu gibi. Tabii ülkemizin birçok kentinde, mahalle ve sokak olarak, eski yapıların bütünlüğü korunarak restore edilmiş çok güzel yerler var. Şahsen benim karşı çıktığım şey, kentin belli yerlerinde, yeni kent dokusuna uygun düşmeyen eciş bücüş binaların tarihi eser olarak korunmaya kalkılmasındaki saçmalık!