Alzheimer Günü’nüz kutlu olsun!

Çok saçma geldi değil mi? 'Alzheimer'ın kutlaması mı olur?” denebilir. Ama o hemen yanıbaşımızdaki, alışmak zorunda olduğumuz yeni yaşam şeklimizdir. 'Yeni Türkiye”yi dayatanların bize bir armağınıdır artık, Alzheimer!...

Çok saçma geldi değil mi? “

Alzheimer’ın kutlaması mı olur?

” denebilir. Ama o hemen yanıbaşımızdaki, alışmak zorunda olduğumuz yeni yaşam şeklimizdir. “

Yeni Türkiye

”yi dayatanların bize bir armağınıdır artık, Alzheimer!

Nedenlerini sıralarım; önce araya bir parça sıkıştırıyoruz…

Genç yaşımda doğal olarak hastalıklardan korkmazdım. “

Bunama

” benim için hiç bilmediğim, yaşlılığı tanımlayan bir değişiklikti. Taa ki

Gabriel Garcia Marquez

örneği gelinceye kadar…

Bilirsiniz, Marquez Nobel ödüllü bir Kolombiyalı yazardır. Yazar, doğup büyüdüğü Büyük Okyanus kıyısındaki kasabasından yaşam kesitlerini anlatır. Romanlarını “

büyülü bir gerçeklikle

” yazdığı söylenir.

Otobiyografisi olan “

Anlatmak İçin Yaşamak”

kitabında, hayran olunası bir berraklıkla çocukluk anılarını aktarır. Yazar bu romanı 75 yaşındayken kaleme almıştır.

Ne acı bir ironi ya da talihtir ki, bu denli hafızasını konuşturarak dünyaca ünlü öykü, senaryo ve roman yazan insan, 2012 yılından başlayarak Alzheimer illetiyle boğuşmaya başlamıştır. Savaşımı çok uzun sürmez, 2014 yılında hayata gözlerini yumar.

Yine ne ilginçtir, 40 yaşında kaleme aldığı ve sonrasında ona Nobel Ödülü getiren “

Yüzyıllık Yalnızlık

” isimli eserinde Marquez, köylülerin bunama karşısında aldığı önlemleri ironik bir dille anlatmıştır…

Diyeceğim odur ki, gazeteci olarak yaşama atılıp sonrasında dünyanın en büyük “

anlatıcılarından

” birisi olan Marquez’in, çok geç yaşta da olsa Alzheimer’a yakalanması bana çok trajik gelir. Koşutluk kurmaktan kendimi alıkoyamam.

Gelelim bize… Eğer Alzheimer Günü dolayısıyla basında yer alacak (o da alırsa!) hastalıktan korunma önlemlerine göz atarsanız, önerileri uygulamanın ne denli güç olduğunu görürsünüz.

Hastalıktan korunmanın öncelikli koşulu olan gergin olmayan, huzurlu, mutlu bir yaşamın size ne denli uymakta olduğunu düşünürsünüz. Sabah açtığınız televizyondaki bağırarak, nefret dolu yüz ifadesi ile konuşan adamdan etkilenmemeniz gerektiği anlatılır yazılarda.

Erken saatte geçen yol temizlik araçlarınınkinden başlayıp, gece yarılarına kadar süren çeşitli gürültü kaynaklarının saçtıklarına maruz kalan beyninizin yıpranmama olasılığı sıfırdır.

Beyninizi çalıştıracak hobiler edinmeniz önerilir; daha çalışacak doğru dürüst bir iş bulamamışken… İyi bir uyku salık verilir; elektrik borcunu ödeyememişken, çocuğunuzun okul gereçlerini alamamışken… Vücudunuzu dinç tutacak egzersiz önerilir; iki büklüm otobüs sırasında beklerken…

Söyleyeceğim, evet Alzheimer çağımızın hastalığıdır. Ama Yeni Türkiye de bu hastalık için bir besiyeri gibi işlev görmüştür. Yaratılan özel koşullarla ülke insanı topluca Alzheimer olmaya sürüklenmiştir.

Ahtım olsun; hastalığa yakalanırsam bir gün, suçlusu bellidir…