DEĞERLİ
okurlar.
AK Parti karşıtları, AK Parti’nin bu kadar yüksek oy almasını, odun, kömür ve makarna dağıtımıyla izah etme yanlışı içindeler.
Bunun etkisinin ne kadar olduğunu bilmek o kadar kolay değil.
Adam odunu, kömürü, makarnayı alır, sonra da oyunu başka bir partiye verebilir.
Bunu takip etmek mümkün mü?
Bana göre değil.
Olaya bu açıdan baktığınızda, işin özünü anlayamaz, buna dönük de etkili bir politika üretemezseniz, siyasi yarışta sürekli nal toplamaya devam edersiniz.
AK Parti, özellikle de sayın Erdoğan, toplumsal algı üzerinde operasyonlar yapma konusunda uzman.
Size bu konuyla ilgili olarak Ülkücü öğretide geçen çok çarpıcı bir taktikten söz edeceğim.
Ülkücü öğretide şu deniyor:
"Propagandada en önemli unsur iddia ve tekrardır. Mesela turp suyunun çocuklar için önemli bir gıda olduğu devamlı olarak tekrarlanırsa, birçok annenin bebeklerine turp suyu içirmeye başladıkları görülecektir. Propaganda daha ziyade gençlere yöneltilmelidir. Çünkü gençler bir otoriteye itaat etmek eğilimindedirler. İddia, tekrar, konu seçimi, düşman tespiti, istihbarat, yalan ve isimlerin değiştirilmesi propagandanın önemli kurallarıdır.”
Bence burada önemli olan iddia ve tekrardır.
Ak Parti, özellikle de sayın Cumhurbaşkanımız, toplumsal algıyı istediği çizgiye taşıma konusunda, bu öğretiden büyük ölçüde yararlanıyor.
Sayın Erdoğan'ın eski Cumhurbaşkanlarımıza göre çok fazla konuştuğunu herhalde herkes kabul eder.
Toplumsal dayanışmayı perçinlemek, partililerini bir arada tutmak için sürekli bir düşman yaratarak siyasi havayı gerdikçe, geriyor.
Bunu yaparken, parti içi dayanışma için iç düşman, tüm toplumu bir araya getirmek için de dış düşman yaratmada üzerine yok.
Son günlerde medya da bu konuda sayın Erdoğan’la yarışmaya başladı.
Bir örnek verecek olursak.
ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, yedi ülkenin insanlarının ABD’ye girmesini yasakladı.
Bunlar Irak, Libya, Suriye, İran, Sudan, Somali ve Yemen.
Bu uygulama Türkiye’de "Trump Müslümanlara ABD’ye girmeyi yasakladı" şeklinde anlatılıyor.
Halbuki dünyada 63 Müslüman ülke var.
Dünya nüfusunun yüzde 23’ü Müslüman.
Yani dünyada 1,5 milyar Müslüman var.
Demek ki Trump Müslümanlara değil, terörle iç içe ve de ülke içinde çatışma yaşayan ülkelere kapılarını kapatmış.
Medya sürekli "Trump ABD’ye Müslümanların girmesini yasakladı" dediğinden, Müslüman Türk insanı 'Bize de yasak' diye anlar ve ABD karşıtlığı tavan yapar.
Başbakan Binali Yıldırım "Başkanlık sistemi gelmezse Türkiye bölünür" dedi.
Bana göre bu da çok ciddi ama içi boş bir algı operasyonu.
- DEVAM EDECEK -