Alanya’nın trafiği

​​​​​​ÖZELLİKLE yaz aylarında hepimizin konuştuğu bir konudan bahsedeceğiz. Konumuz Alanyamızın her bir yıl daha da olumsuz şekilde geliştiği trafik meselemiz. Tabi günlük olarak her yerde konuşulan ya da şehircilik bakımından...

​​​​​​ÖZELLİKLE

yaz aylarında hepimizin konuştuğu bir konudan bahsedeceğiz.

Konumuz Alanyamızın her bir yıl daha da olumsuz şekilde geliştiği trafik meselemiz.

Tabi günlük olarak her yerde konuşulan ya da şehircilik bakımından önerilerden ziyade trafiğin daha içsel meselelerine değineceğiz.

Yani, şuraya kapalı otopark yapalım, şu yolu şuraya bağlayalım, park yerlerini kaldıralım gibi meseleler bu yazının konusunu ve amacını oldukça aşar.

Aynı şekilde, dünyada trafik yoğunluğu bakımından başta gelen ülkelerden olmamız, trafiğin araçlardan oluşan doğayı kirletici özelliği veya trafikte her yıl önemli oranda insanımızın yaşamını yitirmesi de bu yazımızın konusu içinde yer almıyor.

Trafik nedir, neden oluşur, ne zararı vardır, ne yapılmalıdır bunu biraz çözmeye çalışalım.

*

Trafik nasıl olmalıdır önce bunun hakkında birkaç şey söylemek isterim.

Farkında olmadan Alanya trafiği bizi büyük bir stresin içine sokuyor.

Şu aradan birisi çıkacak mı, şu arabanın önünden bir çocuk fırlar mı, yandan motosikletli bir kişi gelir mi diye düşünerek trafikte yol almak, sürekli olarak kontrol ihtiyacı hissetmek, kısa süre içinde insanları yorar ve gergin bir hale getirir.

Dolayısıyla yapılan her hatada birbirine kızan, korna çalan, hatta kavgaya kadar giden durumları görebiliriz.

Trafik, çok stabil ve kuralları net işleyen şekilde hareket etmelidir. İster yaya ister sürücü olun, başkasının ne yapacağını düşünmeden serbestçe hareket edebiliyor olmamız lazımdır. Karşıdan karşıya geçerken arabanın durup durmadığına bakmak yerine şehrin güzelliğinin tadını çıkarmak sizce de daha iyi değil midir?

*

Trafik nedir derseniz, aklıma gelen ilk şey, ulaşım nedeniyle ortaya çıkan kuyruktur.

Nasıl ki bankalarda, devlet dairelerinde kuyruğa giriyorsak, hepimiz ulaşım ihtiyacımızı karşılamak için yollarda kuyruğa giriyoruz diye düşünebiliriz.

Doğru tanım yaptığımız zaman trafiğin neden ortaya çıktığını da anlayabiliriz.

Birinci nedenimiz çarpık kentleşme dediğimiz plansız yapılaşmadır. Kalabalık bir nüfusu dar yollar arasından meydanlara çıkarmaya çalışırsak ulaşım ihtiyacını karşılamamız elbette mümkün olmayacaktır.

İkinci nedenimiz alternatif ulaşım araçlarımızın olmamasıdır. Özellikle Alanyamızda eksikliğini çektiğimiz başlıca konu budur. Turizm şehrimizde hem çalıştığı saatler bakımından hem de kalitesi ve güzergahı bakımından toplu taşıma araçlarının oldukça yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. 300 bin nüfuslu bir şehirde bir an önce raylı şehir içi sistemlerin de tartışılması gerekmektedir.

Üçüncü nedenimiz ise trafik kültürümüzün zayıf olmasıdır. Nasıl ki kuyrukta beklerken kuralları göz ardı edip araya kaynamaya çalışıyorsak, trafikte de aynı şekilde diğer kişilere saygı gösterme konusunda pek istekli değiliz. Bu da doğal olarak trafik içerisinde kaostan başka bir sonuç doğurmamaktadır.

Peki Alanya’da yaşanan trafik keşmekeşinin temel nedenleri ne olabilir?

*

Bana göre birinci sorunumuz motosikletlerin yaya geçitlerinden ilerlemesidir.

Yanlış anlaşılma olmasın, sorunumuz kesinlikle motosikletler değildir. Sorun motosikletlerin trafikte taşıt gibi değil yaya gibi ilerlemeye çalışmasıdır.

Kavşaklardan değil de, yaya geçitlerinden karşıdan karşıya geçen motosikletlerden tutun da, kaldırımda ters yönde ilerleyenlerden, ani dönüş yapan motosikletler trafiği önemli oranda kilitlemektedirler. Diğer tüm sürücü ve yayalar onlara göre tavır almaya çalışmakta, bu da trafiği oldukça zorlaştırmaktadır.

İkinci temel sorunumuz da turizmden kaynaklanan transfer ve tur araçlarının trafikte oluşturduğu nedenlerdir.

Doğrudur, transfer ve tur şoförleri günlük yüksek çalışma saatlerinde ve yorgun olarak çalışmaktadır. Ayrıca günlük birkaç kez Antalya veya Alanya–Gazipaşa havalimanına gitmek durumunda oldukları için kendilerine sürekli öncelik oluşturmaya çalışmaktadırlar. Nispeten kontrolsüz olan bu trafik de bizleri yıpratmaktadır.

Üçüncü temel sorunumuz da uzun bekleme süreleridir.

90 saniyeyi aşan beklemeler trafiğin düzenlenmesinden çok sürücünün trafik disiplininden uzaklaşmasına neden olur.

90 saniye boyunca telefonuyla oyalanır, bir şeyler düşünmeye başlar, sonrasında yanan yeşil ışığı kaçırır, bir hızla ilerlemek ister, odaklanamaz ve gergin olmaya başlar.

Halbuki her ışıkta kısa kısa beklemiş olsa gözünü trafikten ayırma şansı hiç olmayacak ve odağını kaybetmeyecektir.

*

İşte bu ve benzeri nedenlerle aslında çok yoruluyoruz, geriliyoruz ve bu iş yaşamımızda ve akşam doğal olarak da evimizin içinde bile belli oluyor.

Kentin altyapısını hazırlamak devlete ve belediyeye, trafik kültürünü oluşturmak ise bize düşüyor.

Ufak görünen bu önemli detayı hep hatırlamamız dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.