Alanya’nın seçim sonuçları ne söylüyor

Birkaç hafta önce telefonla aradığım bir dostuma " Alanya'da seçim çalışmaları nasıl gidiyor?" diye sormuştum. Aldığım yanıt şuydu: "Valla biliyorsun, şimdilik iki aday var. Pek bir değişiklik yok!" 

Anlamışsınızdır, yerel seçimlerden bahsediyordu... Alanyalı her dönem olduğu gibi, yerel yönetimi belirleyecek olan mücadeleye yoğunlaşmıştı. Genel seçim onlar için bir vatandaşlık göreviyken, yerel seçim neredeyse hayat memat meselesi olarak görülüyordu.

14 Mayıs Alanya seçim sonuçlarındaki Millet İttifakı başarısı, cemaat oylarının onlardan yana olduğu söylentisi ile gölgelendi. Böyle olduğu yani cemaat oylarının toplu olarak Millet İttifakına yönlendirildiği varsayılsa bile, bir gerçek artık iyice belirginleşmişti: Alanya merkez nüfusu gittikçe "kentlileşiyordu".  

Kentliden şunu anlıyorduk: Laik yani kör inanç ile işi olmayan, özgürlükçü, insan haklarına saygılı, çevreye duyarlı, demokrat, ülkesini sevip onu her anlamda korumaya kararlı, cumhuriyet değerlerine bağlı, kurucu lideri Atatürk’ü şekilden uzak seven, göreceli modern insanlar… 

Dönersek; Alanya merkezini oluşturduğu varsayılan Gülllerpınarı, Hacet, Kadıpaşa, Kızlarpınarı, Saray ve Şekerhane gibi altı büyük mahallenin toplam 52 bin 532 olan geçerli oy kullanımının 30 bin 488’i yani yüzde 58,3’ü Kılıçdaroğlu’ndan yana olmuştu. 

Bu oran, artık merkez sayılan Cikcilli, Oba ve Tosmur mahallelerinde yüzde 53,2’ye düşüyordu. Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın oyu, Alanya merkez dışına doğru gittikçe azalıyor ve kırsal oylarına gelindiğinde yüzde 35 ile dip yapıyordu! Bunun tam aksi ise, merkezde yüzde 35,17 olan Erdoğan’ın oylarının kırsalda yüzde 56,3’e ulaşması şeklinde yaşanıyordu.

Gelelim kentli, şehirli yani "Medine'li", yani medeni(!) nüfusun Alanya’ya olası etkisine… Alanya’nın artık yoğunluklu çoğunluğunu oluşturduğu varsayılan nüfusun, yukarda belirttiğim özelliklerine göre şekillenmiş bir şehirde yaşama ve özlem ve isteği var.

Dahası, uygar bir yönetim arzuluyorlar. Şehire ilişkin yaşamsal kararlar öncesinde kendilerine açıklıkla bilgilendirilmenin yapılacağı, onların görüşlerinin alınıp katılımının sağlanacağı bir yapıyı özlüyorlar. Hesap vermeyi öne alan, sağladığı şeffaflık ile vatandaş güvenini yükselten bir anlayışı hakim kılmak istiyorlar.

Olağandır ki bu düşünce, şehir merkezini oluşturduğu varsayılan göreceli kentli nüfusun tamamını kapsamaz. O zaman bu nüfusu yönlendirecek herhangi bir siyasi yapı ya da önderliğe iş düşüyor. Kentli nüfusu yerel yönetime ortak etmeye yarayacak bilgilendirmeyi, bu yapılar onlara sunabilmeli.

Şehre ilişkin yatırımların hangi kaynaklarla gerçekleştirildiği, şehirde vazgeçilmez olarak hangi değerlerin yapay olarak üretildiği ve bunun üzerinden siyasetin nasıl şekillendiği, şehri yönetmeye heveslilerin hangi çıkar ağları içinde olduğu, yerel basının bu mekanizmanın neresinde yer aldığı gibi yaşamsal bilgiler hap şeklinde kentlilere verilebilmeli.

Kentli, kendisine sunulan, "eller havaya" etkinlikleri ve hamasetin doruğa çıktığı kutlama törenleriyle yetinmediğini gösterebilmeli. Ama öncesinde son bir görev daha var; 28 Mayıs seçimleri. Haydi nasırlı eller sandığa…