Alanya'nın köprüleri (3)

Bilader böön gene köprü işine devam ediyoz. Gasdede bana bi gıymıg yer ayırıveriyollar. Onun uçun, hööle başı bütün bi yazı yazamaayoz. Benim de çenem açıldımıdı kapanmaz. Onun uçun benim yazılar Kel Aliço'nun pehlivan tefrikasına...

Bilader böön gene köprü işine devam ediyoz. Gasdede bana bi gıymıg yer ayırıveriyollar. Onun uçun, hööle başı bütün bi yazı yazamaayoz. Benim de çenem açıldımıdı kapanmaz. Onun uçun benim yazılar Kel Aliço'nun pehlivan tefrikasına dönüyoru. Neyise bilader, biz gene esas meseleye dönelim. Dee bi vakıdlar bana yaşlı bi goca deggeldidi. Sedire'nin yörüklerindenimiş. Emmim hindi ıramedli olmuşdur, "Emmi hindiye gadar ne gördün, ne geçirdin, bi annadıver baalım?" dediim de, "Bi vakıd mevsim tersine döndü. Avusdos ayında Sedire Köprüsü'nün altında davar suladım, Ocag ayında Gevne Yaylası'nda eeriye goyun yatırdım" dedi. Eeeri deyi daşın govuuna deller. Davar, goyun, ısıcag havalarda serinlemeg uçun engi daş govuuna girer. Emmimin dedine göre de, Ocag ayı ısıcag geçmiş, mevsim ters olduundan emmim Gevne Yaylası'na göçmüş. Ocag ayında yayla bile ısıcaamış, davar eeriye yatmış. Emmimin demeg isdedii bu. Vallahı şaşırdım galdım. Emmimin engi lafları taa kafamı gurcalar. Bilmem gari engi lafın aslı var mı? Bi tüllü galbim ganaad getirmeeyoru. Engi laf yalanısa, günahı emmimin.   
Benden böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.