Alanya’nın güzellikleri saymakla bitmez. Nedendir bilmiyorum, gezmeyi ve de seyahati fazla sevmem. Belki de bu, belli bir yaşa gelmiş olmanın mayışmaya dönüşmesinin bir sonucu ya da belli fobilerimin etkisiyle, sınırlı alanlarda gezinmekle yetinip, farklı alanlara uzanmaktan kaçınmak ya da Alanya’nın sınırlı mekanlarında gezmenin ve bu şahane alanları seyretmenin bile yeterli olması, hatta farklı yerler görmeye ihtiyaç bile duyulmamasından kaynaklanıyor da olabilir! Alanya’nın en çok seyrettiğim ve bir türlü seyrine doyamadığım manzarası, sahil kenarında oturup, Tophane Mahallesi yani yarım adanın sur içindeki manzarası. Hele hele, Kızılkule, Tersane ve oradan yarım adanın en tepe noktasına kadar uzanan manzaraya doyum olmuyor. Tophane Mahallesi'ndeki binalar bu tarihi dokuyu ve şahane manzarayı olumsuz etkilemediği gibi, bir anlamda bu tabloyu renklendirirken, sur içinde sonradan inşa edilmiş bir okul binası, tüm bu güzelliklerin içinde bir ucube yapı olarak durmakta. Sit alanı olduğu iddia edilen bu güzellikler içine bu binayı kim ya da kimler, hangi akla hizmet ederek inşa etti bilmek mümkün değil!. Bina bu alana öylesine uyumsuz, öylesine çirkin ki, üstüne üstlük binaya bir de, kiremit kaplı sundurma yapmışlar. Bu şahane manzarayı seyrettiğim her seferinde, bu binaya, bu binayı oraya yaptıranlara, hatta hala bu binayı orada tutanlara çok kızdığımı söylemeliyim. İnanın o manzarayı büyük bir zevkle seyrederken, gözümü sürekli o binadan kaçırmaya, bu çirkinliği görmemeye çalışıyorum. Gözüm takıldığında ise, oradan hemen uzaklaşıyor ve Alanya sevdasından söz edenlere de, nasıl olur da bu güzelliği bozan bu rezil binaya tepki göstermezler demekle yetiniyorum. Umarım en kısa zamanda, en azından binanın ön cephesine, mimari estetiği olan ve mevcut çevreye uygun bir giydirme yapılırken, çatısına da güzel bir kırma çatı ile görsel bir zenginlik kazandırılır.