Alanya’nın demokrafik yapısı değişiyor

Geçtiğimiz hafta içerisinde İbrahim İpbüker Kardeşimin çok doğru saptamalar içeren birbirinden güzel iki güzel yazısı vardı.

Haklı olarak da pek çok destek iletisi aldı.

Alanya’nın demokrafik yapısı değişiyor.

Yani?

Yani Alanya, bölge bölge, yavaş yavaş (siz buna sinsi sinsi de diyebilirsiniz) el değiştiriyor.

Bu bölgelerin başında da Mahmutlar geliyor.

Ne yaptığını bilmeyen, bir başka ifadeyle icraatlarının sonunun nereye varacağını bilmeyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.

Tanrı yardımcımız olsun.

Dağ taş emlakçı doldu.

Ve de müteahhit.

Hızla betonlaşıyor Alanya.

Yöneteni, yönetileni, yediden yetmişe herkes ihanet ediyor Alanya’ya.

“Kentsel dönüşüm ayağına” ağaçlar kesiliyor, binalar yıkılıyor; yerine otoparksız, bir artı birli apartmanlar yükseliyor.

… …

İpbüker Kardeşimin anılan yazısının altına bir okuru not düşmüş, diyor ki; “ Mahmutlar, ilçe olduğu zaman göreceksiniz; belediye başkanı  yabancı olacak. O zaman anlayacaksınız, SADECE, EVİNİZİ, ARSANIZI DEĞİL; BAŞKA DEĞERLERİMİZİ DE SATTIĞINIZI… Satın bakalım, satın…”

Biraz abartılı da olsa, Alanya’nın içinde bulunduğu durumu anlatan en güzel eleştiri bu işte…

… …

Sevgili İpbüker’in “Mehmet” adlı ya da rumuzlu bir başka okuru da şöyle bir not düşmüş, yazısını altına.

O da diyor ki, “…Bir gün yolum tapu dairesine düştü. Gördüğüm manzara karşısında yüreğim kanadı, içim parçalandı. Tapu ağzına dek dolu, insanlar yollara taşmış. İçlerinde tek bir Türk yok, hepsi yabancı.

(…) Alanya’yı, Alanya’nın yerlileri, yabancılara satıyor.

… …

Bir başka yorumcu da, konuya ilişkin düşüncelerini şöyle dillendirmiş.

“…Bu işin sonu çok büyük hüsran olacak. Yabancılar, sadece alan değil, aynı zamanda ‘satan / pazarlayan’ oldu. Baktılar ki emlakçılığın bir mevzuatı, bir kuralı, belgesi yok; İranlısı, Suriyelisi emlak piyasasını ele geçirdi. Bu işin sonu çok ama çok kötü olacak, görünen köy kılavuz istemez…”

 

*    *    *

Ve benim bizzat yaşayıp, gördüklerim.

Geçtiğimiz günlerde, bir dostumu ziyaret için Mahmutlar’a gittim; dakikalarca dolaştım arabamı park edecek yer bulamadım.

O zaman dikkatimi çekti, cadde, sokak ve kaldırımların üzerine park eden lüks arabaların tamamı Ukrayna ve Suriye plakalı.

İki ülkede de savaş var; her iki ülkenin insanları da ülkelerinde kalıp, ülkelerini savunacaklarına; ülkelerinden kaçıp, ülkemize iltica ettiler.

Bizim kültürümüzde ve göreneklerimizde bu tip insanların adı “vatan hainidir.”

Ülkelerine ihanet eden  bu insanlara kucak açıyor, kendilerine bile hayrı olmayan bu insanlara; kendi insanlarımızı mağdur etme pahasına hamilik yapıyoruz.

Siz buna sessiz ve derinden istila ediliyoruz da diyebilirsiniz.

Bu yanlışımızın bedeli çok ama çok ağır olacak bilesiniz.

Nitekim de emarelerini yaşamaya başladık.

 

*    *    *

Gözü paradan başka hiçbir şeyi görmeyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.

Ege’deki adalarımız, Yunanistan tarafında tek tek işgal ediliyor. İşgal edilen ada sayısı 20 olmuş.

İktidarın umurunda değil.

“Alt tarafı bir kayalık” diyor muhteremler.

O kayalıkların kıta sahanlığının (egemenlik hak sınırlarının) saptanması konusunda ölçü olduğunu bilmiyor ya da bilmezden geliyor.