ALANYA'NIN hâlihazırda en taze gündem maddelerinden birisi belediyenin “Şirketleşmesi”…
‘Kamu yararı’ gözetildiği ifadeleriyle ve halka daha çok hizmet sunmak gerekçesiyle öne sürülen bu şirketleşme modelinin arka bahçesinde görünmeyen taraflarına ilişkin bir saptama olacak bu yazı…
1980’li yılların başı itibariyle Turgut Özal’la birlikte belediyelerde yaygınlaşmaya başlayan bu şirketleşme modeli, aslında uygulama pratikleri incelendiğinde direkt olarak neoliberal politikalara, dolayısıyla hak gasplarına hizmet edebilmektedir…
Belediye İktisadi Teşebbüsleri (BİT) olarak da bilinen bu şirketlerin fayda ve zararları sürekli surette tartışılmaktadır…
Bir taraf belediye şirketlerinin yerel nitelikteki kamu hizmetlerinin daha verimli bir şekilde sunulabileceğini iddia etmekte, bir diğer taraf ise bu şirketlerin siyasi bir rant aracı olarak işlev gördüğünü, sunulan hizmetin maliyeti azaltmadığı gibi arttırdığını ileri sürmektedir…
Velhasıl kelam…
102 mahallesi, kışın 312 bini aşan nüfusu ve kırsaldan şehre gelen göçün hızlanmasıyla birlikte Alanya’da hizmet yükü doğal olarak artmıştır…
Döviz kurlarında yaşanan dalgalanma, enflasyon ve krizlerin ardından gelir dağılımında oluşan dengesizliğin, belediyeleri bu konuda ciddi bir yükümlülük altına soktuğu gerçektir…
Günümüzde Türkiye genelinde olduğu gibi Alanya’da da mevzu bahis şirketlerin, ek gelir amacıyla kurulması ihtiyacı bu sebeple öne çıkmaktadır...
Ancak ülke genelinde incelendiğinde, bu şirketlerin daha sonraları bir takım sorunları beraberinde getirdikleri de açıktır…
Gözlerimizi bu sorunlara kapatarak destek vermek doğru değildir...
Bu sorunların en büyüğü şüphesiz ki, kurulan şirketlerin güvencesiz çalıştırılan işçiler yığınını yaratmasıdır...
Mevzubahis şirketler bünyesinde ‘istihdam’ vardır…
Bu aynı zamanda seçilmişlerin, seçim döneminde verdiği istihdam sözlerini, sözde tutmuş olmasıyla da birebir ilintilidir...
Lakin bu şirketlerde istihdam, kamu kurumlarında mevcut bulunan istihdam ilkelerinin dışına çıkılarak sağlanmaktadır...
Yani kurulan şirketlerin daha ucuz bir işgücü alanı yaratması bakımından nitelikli, güvenceli bir istihdamdan bahsetmek mümkün değildir…
Zira belediyelerin, ihale edilen şirket çalışanlarına karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır…
İş hakkı feshedilen bir işçi, kıdem tazminatı talebiyle belediyeye geldiğinde, belediyenin “Belediyeyle bir alakanız yok, muhatabınız ihaleyi alan taşeron firmadır” demesinin önünde bir engel yoktur...
Ama aslında işçi, belediyenin kurmuş olduğu şirkette çalışmakta ve kamuya hizmet sağlamaktadır…
Öte yandan bu şirketlerin oy deposu olarak görülmesi de en muhtemel sorunlardan biridir...
Daha da kötüsü, yolsuzluğa elverişli olmaları nedeniyle, kendilerinden beklenen faydayı sağlamak bir tarafa, fazladan yük getirdikleri, kamu kaynağının israfına sebebiyet verdikleri bile söylenmektedir...
Şirketlerin, yasal olarak ihale kanunlarında sahip olduğu ayrıcalıklar ise piyasada haksız bir rekabete yol açmaktadır ki, kurulacak şirketlerin kuvvetle muhtemel dost firmalara ihale edilme olasılığı da başlı başına başkaca bir sorunu oluşturmaktadır…
Hepsini bir kenara bırakalım, bu şirketlerin mali durumları şeffaf olmadığı gibi denetimleri de ülke genelinde tartışmalı ve yetersizdir...
Hal durum böyleyken..
Sorulması gereken asıl sorular şunlardır…
1.İnşaat yasağının 15 Mayıs itibariyle yürürlüğe girdiği Alanya’da, faaliyetlerine devam edilen inşaatları denetlemekten yoksun olan idari yetki birimlerinden, bu şirketleri denetlemesini beklemek mantık alır bir durum mudur?
2.Şirketleşme sürecine, ilçe başkanından, adı belli meclis üyelerine dek canhıraş destek verenler, mevcut iktidara karşı bu iyimserliğini neye borçludur?
3.CHP bu sürecin yaşanması muhtemel sorunlarını ve var olan durumun suistimale açık olan yanlarını, ittifak ortağı İYİ Parti’nin tam aksine, henüz kapsamı ve tasarısı bile belli olmadan neden peşin peşin savunmaktadır?
4. Son sorum da şu ki; Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı Ak Parti’li Meclis Üyeleri bu konuda ne düşünmektedirler?...
Nokta!
TARİH 29 MAYIS 2019
Yukarıdaki yazı, 29 Mayıs 2019 tarihinde sevgili meslektaşım ve bir dönem mesai arkadaşım olan Ceren Şahin tarafından yazıldı ve Yeni Alanya’da yayınladı…
Altına aynen imzamı atıyorum…
ALKENT yönetiminde olan Erkan Demirci, geçtiğimiz günlerde İYİ Partili Didem Dim Özaltın ile birlikte istifa etti…
Özellikle CHP, 2019 yılında bu şirketi şiddetle desteklemişti…
Yani…
Yanisi şu…
Dün düşünmeden 'Evet' dediğiniz şeylere bugün ne olacağı dünden belli sebeplerle muhalefet ederseniz seçmeni kazanamazsınız…
Seçmen sorar 'Hayırdır, siz de mi vaktiyle kandırıldınız?' diye...
Başka da bir şey söylemeyeceğim…
Nokta…