ALANYA'NIN son on beş yılına ve tartışılan konularına dönüp baktığımızda, bu şehrin sadece bir turizm cenneti olmadığını, aynı zamanda dinamik ve karmaşık bir sosyoekonomik yapıya sahip olduğunu görüyoruz. Uzun yıllar, bitmek bilmeyen tartışmalarla, çözüm bekleyen sorunlarla ve çözüm önerileriyle geçti. Peki, neler tartıştık? Hangi sorunlara kafa yorduk?
Tartışmaların başında çarpık yapılaşma ve kentsel dönüşüm planları yer aldı. Depreme dayanıklı, modern yapılar inşa etme gerekliliği bir yandan; Alanya'nın doğal siluetini bozan, nefes alınamaz hale getiren yüksek binalar diğer yandan sürekli gündemimizde oldu.
Betonlaşma ve yeşil alan azlığı en çok konuştuğumuz konulardı. Eski mahallelerin yıkılıp yerine çok katlı apartmanların dikilmesi, yeşil alanların azalması endişe yarattı.
Bu süreçte en çok konuşulan konulardan biri, mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi ve estetik bir kent kimliğinin korunması arasında nasıl bir denge kurulacağıydı. Aslında hâlâ aynı konuları tartışıyoruz.
Büyüyen nüfus ve artan turist sayısı, Alanya'nın altyapısını zorlamaya devam etti. Özellikle yaz aylarında yaşanan su kesintileri, yetersiz kanalizasyon sistemleri ve elektrik şebekesindeki aksaklıklar, vatandaşın en çok şikâyet ettiği konuların başında geldi.
Ulaşım da bir diğer önemli başlıktı. Trafik sıkışıklığı, otopark sorunu ve toplu taşımanın yetersizliği, yerel yönetimlerin sürekli masasında olan meselelerdi. Bu sorunların çözümü için tünel yollar, yeni kavşaklar ve akıllı ulaşım sistemleri gibi projeler konuşulsa da tam anlamıyla bir rahatlama sağlanamadı. Alanya ekonomisinin belkemiği olan turizm sektörü de kendi içinde büyük dönüşümler yaşadı. Her şey dâhil sisteminin yarattığı kısır döngüden çıkış yolları, alternatif turizm çeşitlerinin geliştirilmesi (kültür, spor, sağlık turizmi) ve turizmi 12 aya yayma çabaları gündemdeydi. Rusya ve Avrupa pazarındaki dalgalanmalar, sektör temsilcilerini yeni pazarlar aramaya ve daha sürdürülebilir bir turizm modeline yönelmeye itti. Bu süreçte, yerel esnafın durumu ve turizm gelirlerinin tabana yayılması konusu da sıkça tartışıldı.
Son yıllarda Alanya'nın en çok konuştuğu, belki de en hassas konularından biri de göç oldu. İç göçle birlikte, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası artan yabancı nüfus, kentin demografik yapısını değiştirdi. Artan konut fiyatları, kira sorunları ve kültürel entegrasyon gibi konular ciddi tartışmalar yarattı. Yabancıların Alanya'daki yaşamı, iş kurmaları ve yerel ekonomiye etkileri hem bir fırsat olarak görüldü hem de bazı endişelere yol açtı.
Peki, tüm bu tartışmaların sonunda ne gibi çözümler ürettik? Aslında, bu süreç hâlâ devam eden bir arayıştan ibaret kaldı. Yerel yönetimler, kentsel dönüşümde daha katılımcı bir model oluşturmayı, altyapı projelerine hız vermeyi ve trafiği rahatlatacak akıllı çözümler üretmeyi hâlâ tartışıyor.
Turizmde çeşitlendirme stratejileri daha da önem kazandı ama çözüm tam manasıyla bulunamadı.
Yabancı uyruklu vatandaşlar için entegrasyon çalışmaları dile getirilse de göç tersine döndü. Oturum izni sorunu ve yüksek enflasyon gibi sebepler, yabancıları Alanya'dan göç etmeye zorladı.
Tüm bu sorunları yıllardır tartıştık ama ne yazık ki hâlâ kalıcı bir çözüm üretme yolunu da tartışmaya devam ediyoruz. Plan var, proje var ama somut ve dişe dokunur net bir çözüm maalesef yok.
Esen kalın...