1980 yılıydı, siyasetin bugün olduğu gibi en hararetli zamanları. Demirel, rahmetli Erbakan'ın kerhen desteklediği azınlık hükümetinin başbakanıydı. Erbakan hocanın "Kadayıfın üstü kızarmış" sözlerinin siyasi arenaya damga vurduğu dönemlerdi. Basında Erbakan'ın desteğini çekeceğine dair haberler yazılıp çiziliyordu. Yani bildiğiniz bir hükümet krizi ortadaydı.
Demirel randevu alıp Erbakan'la görüşmeye gitti.
Ülkenin etkin ve yetkin tüm basını saatlerce bu toplantının bitmesini ve yapılacak açıklamaları bekliyordu. Radyo her yarım saatte bir gong vurup henüz toplantının sona ermediğini duyuruyor, dinleyicilerini merak içinde bırakıyordu. Her gong sesinden sonra diğerini merakla beklediğimi hatırlıyorum. Elbette kafamızda soru işaretleri ve "Bitti mi bitmedi mi" diye tuttuğumuz siyasi fallar… Sanırım üç ila dört saat sonra Demirel çıkıyor ve "Bunalımı aştık" diyor. Türkiye rahatlıyor, biz de radyo başında sıradaki türküyü bekliyoruz. Babamın dönüp "Demedim mi oğlum, hükümeti yıkmak kolay ama kurmak zor" sözüyle bilgeliğine saygı duyuyorum.
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Erbakan, işin aslını Güneri Cıvaoğlu’na anlatıyor:
"Aslında çok şey konuşmadık. Süleyman içeri girdi. ‘Necmettin çok yorgunum, şöyle bir uzanayım’ dedi. Odamda uzun bir kanepe vardı. Ayakkabılarını çıkardı. Uzanıp yattı. Biraz uyukladı. Sonra şuradan buradan konuştuk. İki eski arkadaş, güzel güzel sohbet ettik. Birkaç saat böyle geçti. ‘Hay Allah razı olsun, biraz açıldım’ dedi. Ayakkabılarını giydi, öpüştük, çıktı."
Bizim "Şimdi içeride kıyametler kopuyor, ne tartışmalar ne tavizler veriliyordur" diye yorumladığımız, basın mensuplarının "Biraz daha uzarsa kesin hükümet düşer" yorumları hep boşunaymış.
Siyasetin vitrini ile oturma odası farklıdır. Siyasette sonsuz kavga, sonsuz rekabet yoktur. Ortak çıkarlar ya da memleketin yararına meseleler en zıtları bile aynı odada buluşturur. Bazen vitrine bakar aldanırız, bazen odada olanlara kafa yorarız ama akılselim her zaman galip çıkar.
Alanya Festivali'nin açılışında Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, CHP İlçe Başkanı Bülent Kandemir ve AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Şarani Tavlı’nın kol kola samimi pozları bazı mecralarda tartışma konusu oldu.
Oysa memleket meselesinde yan yana gelmenin erdemi dememiz gerekmiyor muydu?
Barış, dostluk ve kardeşlik işte budur, "Özlediğimiz siyasi tablo" diye alkış tutmamız gerekmiyor muydu?
Kısır tartışmalardan bıkıp gerçekten en azından Alanya'mızdan Ankara'ya, belki tüm yurda barış rüzgarları estirmek daha iyi olmaz mıydı?
Evet, bence o fotoğraf alkışlanacak bir barış, birlik ve beraberlik mesajı oldu.
Alanya’ya hep birlikte, ortak akılla hizmet edilmesi en büyük temennimizdir.
Esen kalın…