ALANYA'NIN batısındaki turizmin kalbi Okurcalar'da geçtiğimiz perşembe günü yaşanan olaylar, aslında yıllardır kangren haline gelmiş bir sorunun sadece son perdesiydi. Marka avukatları ile esnaflar arasında patlak veren tartışma, jandarmanın müdahalesiyle zorlukla yatıştırılırken, sosyal medyada hızla yayılan görüntüler rakiplerimizin yüzünü güldürdü. Çarşıda eşi ve çocuklarıyla alışveriş yapan turistlerin bu arbede karşısında hissettiklerini düşünmek dahi istemiyorum. Onların ülkelerine döndüklerinde anlatacakları, şüphesiz önümüzdeki sezon Alanya'ya gelmeyi düşünenler üzerinde olumsuz bir etki yaratacaktır.
Bu sorun yıllardır çözüme kavuşturulamayan, adeta kronik bir yara gibi kanayan bir durum. Esnaflar haklı olarak "Biz bu ürünleri imalatçılardan alıyor, faturamızı kestirip vergisini ödüyoruz" derken, marka avukatları ise "Bu ürünlere basılan markalar taklit" diyerek kendi haklılıklarını savunuyorlar. Ve her sezon, tam da turizmin en canlı olduğu dönemlerde bu tür istenmeyen görüntülerle karşılaşıyoruz. Dünya turizminde rakiplerimiz günden güne artarken ve rekabetin bu kadar hızlandığı bir dönemde, turistlerin gözleri önünde bu olayların yaşanması ve o görüntüler elimizi zayıflatıyor. Olan yine bize, yani Alanya'nın emekçisi esnafına ve turizmcisine oluyor. İki taraf da "Biz haklıyız" dese de, ne yazık ki çözüm için net bir adım atılamıyor. Peki, bu kadar basit görünen bir soruna neden yıllardır çözüm bulunamıyor? Aslında çözüm hiç de karmaşık değil; tam aksine, oldukça basit. Bu taklit olduğu iddia edilen ürünler hangi fabrikada, hangi atölyede üretiliyorsa, baskınlar daha imalat sırasında yapılmalıdır. Ürünler piyasaya sürülmeden, binlerce taklit ürün tek tek tespit edilip 81 ilde peşine düşmektense, kaynağında bu işin önüne geçmek çok daha kolay ve etkili olacaktır.
Esnafımız alın teriyle ekmeğini kazanmaya çalışırken, bir yandan da sürekli bu tür baskılarla karşı karşıya kalıyor. Faturalı ve vergisi ödenmiş ürünler sattıklarını dile getiren esnafın mağduriyeti görmezden gelinemez. Unutmayalım ki, bu sorun sadece marka avukatları ile esnaflar arasında yaşanan bir çekişme değil; aynı zamanda Alanya'nın ve genel olarak Türkiye turizminin imajını derinden etkileyen bir durumdur. Artık bu kısır döngüden çıkmak ve kalıcı bir çözüme ulaşmak zorundayız. Üretimin denetlenmesi ve taklit ürünlerin kaynağında kurutulması hem esnafımızı koruyacak hem de Alanya'nın turizm potansiyelini artıracaktır. Aksi takdirde, her sezon yaşanan bu talihsiz olaylar, Alanya'mızın "Güneşli yüzüne" gölge düşürmeye devam edecektir. Bu sorunu çözmek için topyekûn bir irade göstermenin zamanı gelmedi mi?
Esen kalın...