İNGİLTERE'DE gündeme gelen "Karbon pasaportu" tartışmaları, turizmle ayakta duran Alanya için endişe verici bir dönemin habercisi olabilir. Uçakla seyahat alışkanlıklarını kökten değiştirebilecek bu yeni uygulama, sadece bir çevre politikası değil, aynı zamanda Alanya gibi uluslararası turizme bağımlı destinasyonların ekonomik geleceğini tehdit eden ciddi bir risk taşıyor. Karbon pasaportu, her bireye yıllık belirli bir karbon kotası verilmesini öngören bir sistemdir. Uçak yolculuğu gibi yüksek karbon emisyonu yaratan faaliyetler, bu kotadan düşülerek sınırlandırılıyor. Bir Londra-New York uçuşunun bile yıllık kotayı tek başına tüketebileceği düşünülürse, Alanya'ya gelen İngiliz veya Avrupalı turistlerin durumu çok daha kritik bir hâl alıyor. Alanya'nın turizmi büyük ölçüde İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen turistlere dayanıyor. Bu turistler, genellikle en az bir hafta süren tatiller için geliyor ve uçakla seyahat ediyor. Eğer karbon pasaportu uygulaması hayata geçerse, İngiliz vatandaşları yıllık karbon kotalarını sadece tek bir Alanya seyahatiyle bile doldurma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durum, turistlerin seyahat sıklığını ve süresini ciddi şekilde kısıtlayabilir, hatta tatil planlarını tamamen değiştirmelerine yol açabilir. Karbon kotası sınırlaması, İngiliz ve Avrupalı turistlerin Alanya’ya gelmesini zorlaştıracak. Yıllık tatil planlarını daha düşük karbon emisyonlu alternatiflere kaydırma eğilimi artabilir. Bu da Alanya’nın en önemli pazarlarından birinde turist sayısının ciddi oranda azalmasına neden olabilir. Turist sayısındaki bu düşüş; otellerden restoranlara, küçük esnaftan rehberlere kadar tüm turizm sektörünü olumsuz etkileyerek Alanya ekonomisi için büyük bir gelir kaybı yaratabilir. Bu yeni dönemde Alanya'nın turizm pazarlaması, "Güneş, deniz, kum" temasıyla yetinemez hâle gelecek. Turistleri daha sürdürülebilir seyahat yöntemlerine teşvik edecek farklı bir stratejiye ihtiyaç duyulacak. Ancak uçakla seyahatin doğası gereği bu kolay olmayacak.
Peki, Alanya Ne Yapmalı?
Karbon pasaportu şu an için sadece bir tartışma konusu olsa da, turizmde sürdürülebilirlik rüzgârının giderek güçlendiği bir gerçek. Alanya turizm sektörünün bu değişime hazırlıklı olması gerekiyor. Otellerden tur operatörlerine kadar tüm işletmelerin karbon ayak izlerini azaltmaya yönelik adımlar atması şart. Güneş enerjisi kullanımı, su tasarrufu, yerel ürün tedariki gibi uygulamalarla sürdürülebilir bir turizm profili oluşturulmalı.
Uçakla seyahate bağımlılığı azaltmak için Avrupa'dan gelen turistleri gemi veya tren gibi daha düşük emisyonlu ulaşım alternatifleriyle çekme yolları araştırılmalı. Sektör temsilcileri, bu konunun önemini kamuoyuna ve yerel yönetimlere anlatarak ortak bir strateji belirlemeli. İngiltere’deki gelişmeler yakından takip edilmeli ve potansiyel etkileri için şimdiden planlar yapılmalı.
Unutmayalım ki bu tehdit sadece bir spekülasyon değil, gelecekte bizi bekleyen bir gerçeklik olabilir. Alanya'nın bu yeni döneme hazırlıksız yakalanması, turizmin kalbi olan bu güzel şehri derinden sarsabilir. Alanya için hazırlanan Turizm Master Planı'nda bu yeni muhtemel gelişmelerin de dikkate alınması önemli bir ayrıntı olabilir.
Esen kalın...