B
ir tarihlerde benim de üyesi olduğum Alanya Rotary Kulübü ile bağlarım hiç kopmadı, kopmuyor. Hiç beklemediğim bir anda yollarımız kesişiveriyor.
Yine kesişti.
Alanya Rotary Kulübü, beş yıldır sürdürüp, geleneksek hale getirdiği
“Dip Temiz, Tertemiz”
etkinliğine,
ALÇED
olarak, bu yıl da davet etti bizi…
Başkanımız
Şerefnur Kayhan
başkanlığında,
ALÇED
olarak, biz de katıldık bu anlamlı etkinliğe.
… …
Geçtiğimiz Pazar sabahı, Alanya Rotary Kulübü üyeleri ve Geçmiş Dönem Başkanlarından oluşan konukları ile birlikte İskele’de toplanıp; Alanya Belediyesine ait deniz yüzü temizleme botu eşliğinde, bir dalış teknesiyle denize açıldık.
Tersane önüne demir attık.
Deniz dibi temizliğine katılacak olan rotaryanlar, soyunup, balıkadam donanımlarını kuşanmaya başladılar.
Beni şaşırtan dalacak rotaryan sayısı oldu.
Üç, beş neyse de ona yakın rotaryan kardeşimiz, dalgıç donanımlarıyla, denize girdi; Tersane ve Harbour Restoran önünde, deniz dibi tarama ve temizleme çalışmalarına başladı.
Açık söyleyeyim, dalgıçların tümünün rotaryanlardan oluşmasından çok etkilendim ve gurur duydum.
Bu özel ve güzel insanlar, bir süre sonra da ellerinde atık şişeler ve naylon parçalarıyla su yüzüne çıkıp, ellerindeki atıkları, Alanya Belediyesi’nin su üstü temizleme botu elemanlarına teslim ettiler.
Toplanan atıkların görüntüsü ve miktarı korkunçtu.
Denizden, elinde atık şişe parçaları ile çıkan
Başkan Güven Çoban’
ın elinde, “elimle tuttum” dediği büyükçe bir balık da vardı. Büyük bir olasılıkla yuttuğu naylon parçacıklarıyla uyuşmuş olan bu balığın görüntüsü içler acısıydı.
Başkan Güven Çoban,
“deniz dibinde elle tutulabilecek, bunun gibi onlarca uyuşmuş balıklar var”
dedi;
içim burkuldu.
Uyuşmuş, ölümün eşiğinde onlarca balık…
Buyuz işte biz.
Kimse darılıp, gücenmesin; elimize ne geçerse, denize atan, eğitimsiz, görgüsüz ve sorumsuz bir toplumun mensuplarıyız.
21. yüzyılda yaşıyor;
denizleri, gölleri ve akarsuları (hâlâ) çöp kutuları olarak görüyoruz.
Öylesine vurdumduymazız ki;
evden, ofisten, fabrikalardan, cadde ve sokak mazgallarından kanalizasyona giden her şeyin, eninde sonunda denizlere ulaştığını bilmezden geliyor, denizlerimize yazık ediyoruz.
Oysa biliyoruz ki; d
enizler, yaşam kaynağımızdır.
Oysa biliyoruz ki;
gezegenimizin %71’ini oluşturan bu denizlerin,
a
ldığımız her nefeste, çok büyük payı vardır…
Oysa biliyoruz ki; yaşamak için gereksindiğimiz oksijenin %75’ini, denizlerden sağlıyoruz.
Ve yine biliyoruz
ki; pek çok yaşamsal ilacın % 65’i, denizden ve deniz canlılarından sağlanıyor.
* * *
Bütün bunları biliyoruz bilmesine de; aldığımız bilgileri özümseme yeteneğinden yoksun olmamız nedeniyle; bu bilgiler, belleklerimizde salt bilgi olarak kalıyor, bu bilgileri hayata geçiremiyoruz.
O nedenle de pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da bencilce davranıyor; denizlerimizi, göllerimizi ve akarsularımızı, çöp kutuları olarak görmeye ve kullanmaya devam ediyoruz.
… …
Üzülüyor insan doğal olarak.
Nasıl bu denli sorumsuzca davranabiliyoruz, anlamak mümkün değil.
Yuvadır denizler oysa.
Yaklaşık 300–500 milyon deniz organizması yaşar denizlerde.
Dünya nüfusunun neredeyse yarısı, hayatlarını, deniz kıyısındaki kentlerde sürdürmektedir.
Besin demektir deniz, gıda demektir…
Dünyadaki en büyük protein kaynağıdır deniz. İnsanların aldığı proteinin %20’sini denizler sağlar oysa.
İnsan, beslendiği, karnını doyurduğu, yaşam alanını kirletir, pisler mi?
Biz pisliyor, kirletiyoruz. Hem de acımasızca
Eğlencedir denizler.
Birçok kültürde, nesiller boyunca bir eğlence, tazelenme, dinlenme, romantizm, neşe ve keşif kaynağı olmuştur, olmaya da devam etmektedir.
Geçim kaynağıdır denizler oysa.
Birçok ülke, milli gelirinin yaklaşık %30’unu balıkçılık, deniz taşımacılığı, turizm ve benzer endüstri dalları aracılığıyla denizden kazanır.
Ülkeler arasında alınıp satılan malların yaklaşık % 90’ı gemilerle taşınır. Rant kapısıdır yani.
İklimi ve hava durumunu etkiler; yeryüzünün sıcaklığını düzenler oysa.
Denizler, tamamen keşfedilmemiş tek yerdir. Denizlerin anca yüzde onunun keşfedildiği söylenir.
Uzaya giden insanların sayısı, denizin derinliklerine gitmeye cesaret edenlerin sayısından çok daha fazladır.
* * *
Bu anlattıklarım bilinmeyen şeyler değil; tam aksine pek çok kişi tarafından bilinen ve kabul gören gerçeklerdir.
Deniz kirlenmesi; deniz ekosistemine zarar veren, insan sağlığını bozan, balıkçılık da dâhil olmak üzere, denizlerdeki faaliyetleri engelleyen, denizin kullanım kalitesini düşüren ve değerini azaltan çok önemli bir etkendir.
… …
Hal böyle iken; ezici bir çoğunluk tarafından kabul gören bir başka acı gerçek daha vardır!
O gerçek de; denizlerin, göllerin ve akarsuların bu ezici çoğunluk tarafından, çöp kutusu olarak görülmeye devam olunduğu gerçeğidir.
… …
İşte biz çevreciler, çevreci rotaryan kardeşlerimiz ve onlar gibi düşünen kurum ve kuruluşlarla birlikte, bu yanlışların önüne geçmeye çalışıyor, bunun mücadelesini veriyoruz.
Bu anlamlı etkinliğin içinde yer alan tüm rotaryan kardeşlerime: kendini çevreye ve çevreciliğe adamış bir kişi, aynı zamanda da eski bir rotaryan olarak; teşekkürü borç biliyorum.
Emeklerinize, güzel yüreklerinize sağlık güzel insanlar…