Siyasette güçlü olabilmek için, siyasetçinin arkasında yığınların olması gerekir.
Herhangi bir partide, peşinde halk desteği olmayan bir siyasetçi, ağzıyla kuş tutsa, o partide kalıcı ve de etkin olması mümkün değildir.
Siyasetçiyi güçlü kılan halk desteği olduğuna göre, yörede siyasetçilerimizi seçerken, çok dikkatli olmamız ve seçildikten sonra da onları sevsek de sevmesek de, beğensek de beğenmesek de, görevde bulundukları sürece, bütün gücümüzle onları desteklememiz gerekir.
Yerelde, belli eleştiriler içine girsek de, genelde onları sahiplenme akılcılığını göstermeliyiz.
Siyasilerimiz de, partiler arasındaki siyasi yarışta, genel politikalar anlamında birbirleriyle kıyasıya yarışsalar da, yerel konularda belli bir dayanışma içine girebilecek ve bunu gerçekleştirebilecek bir platformu oluşturmaları gerekir.
Basit ama somut iki önemli örnek vermek gerekirse, geçmişte Sayın Hayri Doğan sıradan bir milletvekili olarak Oba’dan parlamentoya gitmesine rağmen, örgütçülüğü ve insanlarla olan yapıcı ilişkileri ve parti içinde uzun yıllar çalışmasının ve Ankara’daki önemli siyasi aktörlerle sıkı bağlarının olması sayesinde, ilk döneminde, iktidar partisinin GİK üyeliğine ve meclisin, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yer alma becerisini gösterip, Alanya’nın çok ciddi yatırımlarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçmesini sağlayabilmiştir.
Demek ki, herhangi bir dalda uzman ya da belli bir kariyere sahip olmak o kadar önemli değil, önemli olan siyaseti bilmek ve güçlü bir ekibin içinde istikrarlı bir biçimde tutunmak, siyaseten güçlü olmaya yetiyor da artıyor bile.
Bir başka dayanışma ve akılcılık örneği ise, Sayın Mesut Yılmaz Alanya’ya geldiğinde bütün parti başkanları yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, kendi patilerinin rozetini takarak Başbakanı karşılamışlardı, Başbakan da bu jestten çok memnun olmuş, belli kaynakları Alanya’ya aktarmıştı.
Memleketini ve insanını düşünen bir siyasetçi, hangi partiden olursa olsun, yöresine gelen ve konuk olan siyasiyi eleştirme yerine onu ağırlaması ve sıcak karşılama gerçekçiliğini ve konuk severliğini göstermesi gerekir!
Bence memleket severlik budur.
Siyasi kaygılara dayalı olarak, gelen konuğu anlamsız bir biçimde popülist bir dürtüyle, en acımasız bir biçimde eleştirmeye ve suçlamaya kalkmak saçmalıktan başka bir şey olamaz.
Bu yazının amacı, siyasi anlamda bir yönlendirmeden çok, yöresel menfaatleri elde edebilmenin yollarını bulma adına bir tartışmanın önünü açıp en azından yereldeki kısır, saçma ve komik siyasi polemiklerin, karşılıklı olarak seviyesiz suçlama ve karalamaların ortadan kalkmasını sağlamaya çalışmaktır.
Bu konuda başka düşüncelerin ortaya konup tartışılması ve farklı tez ve antitezlerin Alanya gündemine taşınmasının da, hem siyasete hem de Alanya’ya önemli yararları olabileceğini kanısındayım.
Bu anlamda, bir çarpık anlayışın da burada altını çizmek isterim, Alanya’da ki okullara bir bakın hepsinin tabelasında bir hayırseverin adı var.
Bu yatırımlar devlet tarafından yapılabilirdi.
Alanya’nın bu kaynakları da bir başka alana yani istihdam yaratabilecek sanayi yatırımları şekline dönüşebilirdi.
Bunun için de, belli bir ekonomik birikimi olan insanları yatırıma yöneltebilecek projeleri ortaya koyabilecek bir yapının oluşturulması şart. Bunu da iş adamları Alanya’nın önde gelen isimleri ya da, Alanya’da birçok başarılı projeye imza atan ALTSO gerçekleştirebilir.