Alanya büyümüyor, obezleşiyor…

Her fırsata yazıyor, dillendiriyorum, bu büyüme, büyüme değil.

Alanya büyümüyor.

Alanya obezleşiyor.

Obezleştikçe de sorunları artıyor.

Sorunları arttıkça da içinden çıkılmaz hale geliyor.

Dr. Tahsin Biner, Barselona Kenti’nin resmini paylaşmış; face’sinde, altına da not düşmüş…

O notunda; “İlk bakışta, nasıl da Alanya’ya benziyor, değil mi? Ama nerde Barselona’nın dümdüz, çağdaş yolları; nerede Alanya’nın toprak üzerine yeni çıkmış solucan gibi kıvrım kıvrım saçma sapan yolları.

Alanya’nın geleceğini, betona, saçma salak çıkmaz sokaklara gömen vizyonsuz adamlar, bu kentin geleceğini çalanlardır…” demiş.

Güzel eylemiş, doğru söylemiş Dr. Biner.…

Yerden göğe haklı

Biz de yıllardır yazıyor, çiziyor, uyarıyoruz.

Uyardığımızla, dahası, kötü olduğumuzla kalıyoruz.

Tamam, geçmişte bir hata yapılmış.

Trafik akışını kolaylaştıracak,  ‘esinti dolaşımını’ engellemeyecek; kuzeyden güneye, direkt ve birbirine paralel yollar, zamanın koşulları gereği açılmamış.

Açılmadığı gibi; gelişi güzel açılan çarpık çurpuk yollarla hem hava akımı, hem trafik akışı engellenmiş,

Alanya ve Alanya yaşayanları; yıllardır bunun sıkıntısını yaşıyor.

Alanya’nın en önemli sorunu ‘yol’.

‘Yol’ derken de patikamsı yolları kastetmiyoruz;  çağımızın artan araç sayısını ve trafiğini kaldıracak genişlikte yolları kastediyoruz elbet.

Alanya’yı yönetenler, nedense bu gerçeği bir türlü görmüyor.

Ya da görüyor ama görmezden geliyor.

Gidin bakın Kuzey Alanya’ya.

Çok katlı devasa apartmanlar yapılmış, yapılmaya da devam ediliyor.

Nereye?

Geçmiş yıllarda at arabalarının geçişi için açılan, yoldan başka her şeye benzeyen,  patikadan az geniş geçitlerin, sağına soluna…

Niye böyleyiz biz?

Niye?

Niye geçmişte yapılan hatalardan ders almıyoruz anlaşılır gibi değil.

Biz bu tür söylemlerle çıkınca; malum çevrelerden şöyle bir savunma geliyor.

“… ‘Açtığınız yolları, kırk elli sonrasını düşünerek geniş tutun’  demesi kolay. Burası dağla deniz arasında sıkışmış bir alan. Arsa kıymetli. Kimin arsasından, nasıl yol geçiriyorsun? Kolay mı öyle?”

Elbette kolay değil.

Biz de ‘kolay’ demiyoruz ki.

Kolay olan işi herkes yapar, önemli olan zoru yapmak, zoru başarmak.

Tıpkı Ahmet Tokuş gibi.

Tıpkı Ahmet Tokuş cesareti ve mantığıyla iş yapmak gibi.

Rahmetli ile çok yakın dostluğum vardı; O anlatırdı Alanya’nın can damarı olan bu ana bulvarı nasıl ve ne koşullarda açtığını.

Şöyle bir düşünüyorum da; bu kent bir Ahmet Tokuş çıkarmasıydı; ne durumda olurdu Alanya?

Işıklar içinde uyusun; Rahmetli gibi ileri görüşlü bir başka yiğit çıkmadı, çıkmıyor bu kentten.

Çıkmadığı için de çarpıla çarpıla, obezleşe obezleşe büyüyor Alanya.

Akıllanmıyoruz, akıllanmıyoruz, akıllanmıyoruz.

Geçmişten bir türlü ders almıyoruz.

Hâlâ yeni açılan çevre yollarının ölçüleri üzerinde oynuyor, imar planında belirlenen mesafeleri daraltıyor; ilerde bu yollar üzerine yapılacak köprüyolları (viyadük) düşünmeden; doğabilecek olası kot farklarını hesap etmeden, yapılaşmalara izin veriyoruz.

Sonuçta?

Sonuçta işte böyle bir Obez Alanya çıkıyor ortaya…

Yapmayın.

Yapmayın artık ne olur.

Bizler, sizler, hepimiz emanetçiyiz.

Atalarımızdan devir aldığımız bu kenti; biz de bizden sonra gelen yeni kuşaklara devredeceğiz.

Emanete daha fazla ihanet etmeyelim artık.