BİR
dönem Türk sinemasının önemli yıldızlarından olan ve bir süre Alanya’da yaşayan Meral Konrad, bundan 6-7 yıl önce Alanya Gazeteciler Cemiyeti’ni (AGC) ziyareti sırasında Alanya’ya övgüler yağdırmıştı.
Konrad, “Sessiz, sakin ve huzur dolu bir şehir” dediği Alanya’nın, Türkiye’nin önemli tatil beldelerinden olan Bodrum’a on basacağını ifade ederek, “Bodrum’un cılkı çıkmış durumda. Denize girmek için şehir dışına çıkmanız gerekir. Eski güzellikleri kalmadı. Bodrum, Alanya’nın onda biri bile olamaz. Ancak Alanya’nın güzelliklerinin iyi tanıtılmaması çok üzücü” demişti.
Bugün İstanbul’daki sanat ve sosyete camiasına gidip sorun, 10 kişiden 8'i buna benzer şeyler söyler ama Bodrum’dan da asla vazgeçmez.
Peki, bu gerçeğe rağmen Bodrum neden bu kadar revaçtadır, bu kadar gözdedir?
Bakın, bununla ilgili kendi bildiklerimi basın penceresinden anlatayım.
***
Bundan yıllar önce, Türkiye’nin en önemli haber ajanslarının birinde görevli muhabir bir arkadaştan dinlemiştim.
Çalıştığı haber ajansı onu yaz aylarında Bodrum’da görevlendiriyordu.
Tek işi, tıpkı diğer pek çok ulusal gazete ve televizyon muhabiri gibi, Bodrum’a gelen Türkiye’nin en ünlü sanatçılarını, sporcularını ve işadamlarını görüntüleyip haber yapmaktı.
***
Bir gün ona dedim ki: “Birader, üç dört ay ailenizden ayrı kalıyorsunuz. Üstüne üstlük bir de o yazın sıcağında plajlarda ünlü kovalıyorsunuz. Zor olmuyor mu?”
Bıyık altından gülüverdi.
“Ne zoru birader! Bütün kış, yazın gelmesini, yaz gelince de bizi Bodrum’a göndermelerini dört gözle bekliyoruz. Hatta ‘Bu sene ben gideceğim’ diye aramızda kavga bile çıkıyor” diye yanıt verdi.
***
Sonra da ilginç bilgiler aktardı.
İstanbul’dan Bodrum’a gidiş geliş masraflarını, yaz boyu (dilerse ailesiyle birlikte) kalacağı turistik tesis ücretinin tamamını, Bodrum’daki şehri yönetenlerin sırf bu iş için kurduğu bir dernek karşılıyormuş.
“Bodrum’a uçakla gidiyoruz, önceden ayarlı ve para ödemeyeceğimiz lüks otelimize yerleşiyoruz. Öyle sizin bildiğiniz gibi bütün gün güneşin altında ünlü de kovalamıyoruz” dedi.
Şöyle devam etti...
“Bodrum’da ünlülerin gittiği bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda plaj var. Bu pahalı plajların sahipleri de, bizim masrafları karşılayan derneğin üyeleri. Hangi plaja hangi ünlü gittiyse, cep telefonumuza bu dernek kanalıyla anında mesaj gelir. Biz otelde kahvaltımızı yaparız, havuzumuza gireriz. Diğer ajans, gazete ve TV muhabiri arkadaşlarla belli bir saatte buluşup, akaryakıt masrafları bu dernek tarafından karşılanan otomobille plajın yakınında bizim için ayarlanmış bir tepeden plajdaki ünlünün de bilgisi dahilinde görüntülerimizi alırız, otelimize dönüp çalıştığımız kurumlara servis ederiz.”
***
İşte Bodrum’un sırrı budur sayın seyirciler.
“Bodrum yaz aylarında neden bu kadar revaçta? Hangi TV’nin magazin programını açsak, hangi gazetenin magazin ekini okusak hep Bodrum, hep Bodrum” diye sızlananlara önemle duyurulur.
KISSADAN HİSSE:
Bu yazı; bütün umudunu yurtdışına bağlayan, yerli turiste evin üvey oğlu muamelesi çeken, şehre bir iki kıytırık yabancı derginin/gazetenin/TV’nin muhabiri gelse Uğur Dündar konforu yaşatan, tanıtımı yurtdışındaki fuarlarda bilmem kaç bin dolara güç bela kiralanan stantlarda broşür dağıtma olduğunu sanan, kendi ülkesinin ve kendi şehrinin gazeteci çocuklarına “yaramaz” ve “tuhaf çocuk” gözüyle bakanlara ithaf edilmiştir.