YERDEN
göğe haklı olarak MHP’nin 1 Kasım'ın ardından aldığı seçim yenilgisi sonrası duyarlı MHP delegelerinin kongre isteği maalesef malum çevrelerin desteği ile şimdilik engellendi.
Oysa parti tüzüğünde belirtilen rakamın iki katından fazla MHP delegesi kongre istemişti.
Toplanan 548 imzanın 450’ye yakını Meral Akşener’e verildi.
İşte Meral Akşener’den duyulan rahatsızlığın asıl sebebi budur.
MHP Genel Başkanlığı'na aday olanların her birine ipe sapa gelmez iftiralar atılırken, en fazla iftira Meral Hanım’a atılmaktadır.
Hatta iftira demek dahi az gelir, o kadar iğrenç yollara başvuruluyor ki, bu kadarına da pes doğrusu.
Çünkü bir kongre toplanırsa, karga tulumba Meral Hanım'ın MHP Genel Başkanı olacağını biliyorlar.
MHP’nin başına geçtiği takdirde en az 25 puan ve üzeri bir oy oranına ulaşacağını gizli anket yaptıranlar gayet iyi bilmektedir.
Onun için “Çamur at izi kalsın” anlayışı ile hareket ediliyor.
MHP Genel Başkanlığı'na aday olanların hepsi, başta Meral Hanım, “Paralelci” olmakla itham ediliyor.
Güldürmeyin adamı beyler, ne alaka.
Eğer zerre kadar mertliğiniz varsa, o iğrenç iftiralarla saldırdığınız kanallarınıza çağırırsınız, hiç merak etmeyiniz koşa koşa gelir, sorularınızı sorarsınız, birer birer karın ağrınız giderilir.
Bir televizyon programında, “15 Mayıs’ta MHP kongresi toplanacak” dedi diye, bu sözün sadece 15 kısmını almışlar, 15 Temmuz'da darbe girişimi oldu ya, 15, 15, 15 diye tutturuyorlar.
Yine her yerde söylediği ve söyleyeceğini de söylediği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünün "Cihanda Sulh" kısmını çıkararak "Yurtta Sulh" kısmını sesinden verdiğini söyledi.
Darbeci katiller, “Yurtta Sulh Konseyi” diye bir unvan kullandılar ya, onu da yapıştır Meral Akşener’e gitsin.
Namertliğin bu kadarına da pes doğrusu.
Efendim, şayet darbe başarılı olsaymış, Başbakan Meral Akşener olacakmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağı daha havaalanına inmeden havada turlar atarken, malum kanallar gece yarısı saat 01.00’de bu haberi, yani yalanı sıralamakla meşguldü.
İnanın, külliyen yalan.
Ne alaka beyler.
Sizin mantığınızla hareket edersek, o halde madem biliyorsunuz, lütfen Kabine'nin diğer üyelerini de açıklayınız da öğrenelim.
Eğer sizde zerre kadar ahlak var ise.
Ama bunu yapmak için insanın önce insanlık meziyetlerinden nasibini alması gerekir, ama nerede.
Bunların hepsi alçakça hazırlanmış, aslı astarı olmayan kocaman yalanlardır.
Zira bütün iddialara ikna edici cevaplar fazlası ile hanımefendi tarafından verilmektedir.
Şayet Meral Akşener MHP’ye Genel Başkan Adayı olmasaydı, delege kendisine bu kadar oy vermemiş olsaydı, köşesine çekilmiş olsaydı, bu iftiraların hiçbirine maruz kalmayacaktı.
Bunu anlamak için insanın fazla akıllı olmasına gerek yok.
MHP’ye Genel Başkan olduğu takdirde kimlerin hesaplarının altüst olacağı belli.
Dahası kimlerin hesaba çekileceği de belli.
Onun için, "Aman, ne olursa olsun Meral Akşener MHP’ye Genel Başkan olmasın" diyorlar.
Kongrenin toplanması için oy veren MHP delegelerini savcılığa çağırıyorlar.
İmzanın kendisine ait olup olmadığı soruluyor.
İmza sahibi, “İmza bana ait” demiş ise hukuka göre her şey bitmiştir, değil mi?
Arkadaşlar. Ama olmaz.
"Oturarak imza at", "Ayakta imza at", "Çömelerek imza at", "Sağ elinle imza at", "Sol elinle imza at” diye delegelere bir nevi baskı kuruluyor.
İtiraz edenlere ise, “Bize verilen talimat böyle” denilmesi, olayı bütün olarak anlatmaktadır.
Demek ki birilerinin MHP kongresi ile neden bu kadar ilgilendiğinin sebebi şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Dahası, Bahçeli ve şürekalarının niye bu kadar korunup kollandığının ispatı ortadadır.
Oysa onlar dün ülkücülere ve Türk milliyetçilerine ne hakaret ve iftiralar etmişlerdi.
Devlet Bahçeli’nin MHP’de Genel Başkan olarak kalmasını isteyenlerin neden bu kadar ısrarcı oldukları herkesin malumudur.
Başkanlık Sistemi tartışmalarını, “Millete gitmekten korkmayalım” mealinde açıklama yapanlara sormak lazım.
Acaba siz Genel Başkanı olduğunuz partide delegeleriniz kongre istemiş, kongreyi toplamamakta niye bu kadar ısrarcısınız.
Tamam, eyvallah, milletten kaçmayalım, korkmayalım da, siz partinizin delegelerinin iradesine niye saygı duymuyorsunuz, niye kongreyi toplamaktan kaçıyorsunuz.
MHP babanızın malı mı, yoksa zimmetinize mi geçirdiniz ey Bahçeli.
“Havuz medyasının övdüğü partiliyi MHP’den ihraç ederim” demişsiniz bir zamanlar.
Lütfen bakınız, bugünlerde işte havuz medyası, hem yazılı hem de görseli ile yatıp kalkıp sizi övmekle meşgul.
Hem de cansiperane bir şekilde.
Niye acaba?
İşte dostlar, Meral Akşener’den duyulan rahatsızlığın asıl sebebi burada yatmaktadır.
Ona ve diğer adaylara FETÖ'cü yakıştırması komedi ötesi bir durumdur.
Bu iftiraya sığınanlar aciz ve zavallıdırlar.
Bir zamanlar aynı iftira aynı çevrelerce Bahçeli’ye de yapılmıştı hatırlarsanız.
Pensilvanya’nın ve Gülen’in emrinde olmakla suçlanmıştı, meydanlarda ve televizyonlarda.
Maalesef şimdi bu iftirayı Bahçeli’ye atanlarla birlikte Bahçeli Genel Başkan adaylarına birlikte iftira atmakta.
Ne kadar acı dostlar değil mi?
Siyaset bu kadar seviye kaybetmemeliydi.
İşte Meral Akşener’den duyulan rahatsızlığın asıl sebepleri bunlardır.
Efendim, sadece ona mı, ona destek olanlara da kumpaslar kurulmaya çalışıldı.
Hangi birini sayalım ki.
Öteden beri bir numaralı FETÖ aleyhtarı olan, hatta “İmamların Öcü” diye bu konuda kitap dahi yazan Yeniçağ Gazetesi'nin yazarı Yavuz Selim Demirağ dahi FETÖ’cü olmakla itham edilerek arkadaşları ile birlikte gözaltına alındı.
Sen misin Meral Akşener lehinde doğruları yazan, sen misin Meral Akşener ile yurt gezilerine çıkan.
Onun için nafile.
Ne yaparsalar yapsınlar, sağ duyulu MHP delegesi ve seçmeni gerekeni yapacaktır.