MEŞHUR
fıkradır.
Bilen bilir, bilmeyenlere anlatalım.
"Adamın biri, büyük bir kütüphaneye gitmiş, devasa raflar arasında saatlerce dolaşmış, fakat aradığını bir türlü bulamamış. Bu durumu gören kadın kütüphane görevlisi adamın yanına yaklaşmış, ne aradığını sormuş. Adam, 'Kadınları anlamanın 10 altın kuralı isimli kitabı' yanıtı verince kadın kütüphaneci gülümsemiş, 'O kitap elimizde var. Ama siz yanlış yerde arıyorsunuz. Masallar ve hikayeler bölümüne bakacaksınız' demiş."
Son dönemde sergiledikleri politik duruş, söylem ve açılımlar nedeniyle aklıma ne zaman "CHP ile MHP acaba ne zaman tek başlarına iktidar olabilir?" sorusu gelince, peşi sıra bu fıkra da geliyor.
Çünkü...
Ortalama zekaya sahip bir Türk seçmeni kimliğimle, zaman zaman farklı yerel ve genel seçimlerde CHP ile MHP'ye de oy vermiş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bu iki güzide partinin mevcut durumunu hiç de iç açıcı göremiyorum.
MHP'de 15 Mayıs, olmadı 22 Mayıs'ta toplanacak Olağanüstü Kurultay'da kimler aday olur, kim seçilir, mevcut yönetim değişirse MHP'ye ve ülkeye herhangi bir faydası olur mu, olmaz mı, inanın bunların yanıtını hiç merak etmiyorum.
Aynı durum CHP için de geçerli.
Koskoca parti içinden "Cumhurbaşkanı Adayı" olacak bir isim bulamayıp Mısır'dan aday ithal eden, seçimde ismini seçmen bilgi ağına sokmayı unuttuğu için oy kullanamayan bir genel başkanın başında olduğu, onca arazına ve vurulacak noktası olmasına karşın AKP'yi alt edecek düzeyde bir muhalefet geliştiremeyen, kısacası, politik kısırlık yaşayan CHP'nin bundan sonrasını da inanın hiç merak etmiyorum.
Neden mi?
Çünkü...
MHP ile CHP'nin rakibinin, 14 yıldır tek başına iktidar olan AKP değil, bizzat kendileri olduğunu üzülerek görüyorum.
Örnekse, MHP ile CHP'nin Antalya ve Alanya'da içinde bulundukları durumu göz önüne getirin.
Her gün kavga, her gün kıyamet, her gün sosyal medyadan parti içi çekişmelerin dışa vurumu.
Daha iki hafta önce, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi'nde iki CHP'li meclis üyesinin birbirlerine, üstelik herkesin ve basının gözü ve kameraların önünde "Rüşvetçi", "Seni ben adam ettim", "Sen kimsin" gibi sözlerle birbirlerine sataşmaları...
Daha iki gün önce, sosyal medyadan CHP'yi eleştirdiği için İl Disiplin Kurulu'na sevk edilen eski Gazipaşa İlçe Başkanı Bülent Kocabaş'ın İl Binası'nda basın açıklaması yapmasına izin verilmemesi, ısrar etmesi üzerine tartaklanma tehdidi ile karşı karşıya kalması...
Bunlar, Atatürk'ün kurduğu CHP gibi kurumsal bir partiye hiç yakışmıyor.
MHP'de ise işler daha da karışık.
Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Ercan Uğur'un isim vermeden MHP camiasını hedef alan sert sözleri, "MHP sayesinde makam mevki sahibi olmuş, meclis üyesi seçilmiş cibilliyetsizler şimdi bize selam bile vermiyor, ama hepsinden hesap soracağız" türü açıklamaları, buna mukabil, yine isim vermeden sosyal medya hesabından açıklama yapan Alanya Belediye Meclisi Üyesi Zihni Asiltürk'ün, "Psikolojidir, bozulur, düzelir. Allah karaktere zeval vermesin" gibi sözleri...
Bunlar, muhatapları belki farkında değil ama MHP'ye, dolayısıyla Ülkücü Hareket'e büyük darbe vuruyor.
Seçmen kaosu değil, huzur vaat edeni tercih ediyor.
Gelelim AKP'ye...
Ben, başta AKP İlçe Başkanı Mustafa Berberoğlu olmak üzere AKP'nin Alanya'daki neredeyse tüm yöneticileri ile sosyal medyadan arkadaşım.
Bugüne dek AKP kanadından hiç kimseye, hiçbir CHP'liye, hiçbir MHP'liye en küçük bir sataşma, en küçük bir laf dokundurması, en küçük bir imada bulunulduğunu ne gördüm, ne duydum, ne de okudum.
Sadece bundan üç hafta önce AKP İlçe Başkanı Mustafa Berberoğlu'nun "Adem Başkan" hakkında zehir zemberek açıklamaları olmuştu, onu da hem bu açıklamadan iki gün sonra Alanya'ya gelip Alanya Belediyesi'nin araç dua törenine katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "Adem Başkan'ı başarılı buluyorum" sözleriyle düzeltti AKP'liler, hem de Alanya Belediye Meclisi'nde konuşan AKP Grup Sözcüsü Kerim Başkaptan'ın "Adem Başkan'ın yaptıkları takdire şayan" sözleriyle zevahiri kurtardılar.
Onun dışında AKP adeta "sinirleri alınmış mümin" kıvamında, herkesle inanılmaz barışık, herkesle inanılmaz iyi geçinen bir profil sergiliyor.
Bu ve benzer sebeplerle, gerek basına ve vatandaşa mesafe koyan Alanya CHP'deki, gerekse parti içi hizipleşmeleri bir türlü dindiremeyen Alanya MHP'deki sular durulana kadar, AKP'nin halk nazarında daha ılımlı, daha uysal bir görüntü verdiğini söyleyebilirim.
İleride önümüze gelirse, "AKP neden her genel seçimde bu kadar çok oy alıyor?" sorusuna verilecek yanıtlardan birinin de belki bu olacağını tahmin ediyorum.