DEĞERLİ
okurlar.
Aklımızın emanette ya da askıda olması.
Şaka maka değil.
Tam anlamıyla gerçek.
Biz kendi kedimize.
Sözde.
“Özgür irademizle hareket ediyoruz” desek de.
Özde.
İstisnasız bütün kararlarımızı, birilerinin bize, şu ya da bu biçimde dayatmasıyla alıyoruz.
Bir partiye.
Bir ideolojik yapıya.
Bir derneğe.
Bir cemaate.
Bir tarikata.
Bir örgütün ya da benzer yapıların kapısından içeri girer girmez, özgür irademizi ve de kendi aklımızı kapının arkasındaki askıya asıp içeriye öyle giriyoruz.
Yani.
Aklımızı, bir bakıma emanete bırakmış oluyoruz.
Sonrasında da.
Artık bütün kararlarımızın mimar ve mühendisleri o yapının ağababaları oluyor.
Bu tür yapılara girince, bireysellikten ve bencillikten uzak, aidiyet duygusuyla sarmaş dolaş olup, o yapıyla özdeşleşip, çok daha güçlü bir birey haline geldiğimize inanıyoruz.
1980 öncesinde, Ülkücülük ve Devrimcilik böyle bir şeydi.
Halbuki o yıllarda, iki kutuplu dünyanın soğuk savaş döneminde, Türk gençliğini iki kampa ayırıp, birbirleriyle çatıştırmayı bırakın savaştırdılar.
Bugün bile bu tür yapılardan birinin bir parçası olmakla övünenler var!
Her iki yapıdaki her tür öğreti, kutsal metinler gibiydi.
Liderlerin ise, tabu haline gelmeleri bir yana, onlara tapılırdı!
Devrimciler, Marks’ın, Lenin’in, Mao’nun velhasıl dünyadaki komünist liderlerin yazdıklarını papağan gibi ezberleyerek onların gittikleri yoldan gitmeye çalışırlarken, Ülkücü gençlere de şunlar ezberletiliyordu.
“Bir Türk için, milliyetçiliğinden başka bir şey yoktur.
Bir ülkücü milliyetçiliğin dışındaki her şeyi silip atmalı, her fikrin yalan her düşüncenin hurafe ve safsata olduğuna yürekten inanmalıdır
Teşkilatta demokrasi yok, merkezi otorite ve o merkezi otoriteye mutlak itaat vardır. Lider ne diyorsa, ne istiyorsa o olur. Lider ne yapıyorsa doğru olan odur.
Bizim hareketimizin temelinde, ilminde, aklında, mantığında zekanın da işgal ettiği yer, inancımızın işgal ettiği yerin milyarda biri kadar bile değildir.
Propagandada en önemli unsur iddia ve tekrardır.
Mesela turp suyunun çocuklar için önemli bir gıda olduğu devamlı olarak tekrarlanırsa, birçok annenin bebeklerine turp suyu içirmeye başladıkları görülecektir.
Propaganda daha ziyade gençlere yöneltilmelidir. Çünkü gençler bir otoriteye itaat etmek eğilimindedirler.
İddia, tekrar, konu seçimi, düşman tespiti, istihbarat, yalan ve isimlerin değiştirilmesi propagandanın önemli kurallarıdır.
Bir milliyetçi olayları dramatize etmekten şiddetle kaçınmalıdır. Komplocu gizli hareketlerin içindeymiş gibi görünmemelidir."
Cemaatlerde özellikle de tarikatlarda ise, dünyevi somut şeylerden çok, uhrevi dogmaya dayalı hurafelerle, saçma sapan, efsaneler, hikayeler ve masallarla gençlerin beyinleri doldurulmakta.
Yani.
Tüm bu yapılardan birine, şu ya da bu biçimde, birilerinin yönlendirmesiyle kapağı attığımızda, orada bize bir biçim bir şekil veriliyor.
Bu biçimi kimimiz, hiç sorgulamadan, olduğu gibi benimseyip, o yapının bir parçası olarak ömrü boyunca o yapıda kalırken, kimimiz de, bu tür yapılara girerken ya da girdikten sonra, zamanla sorgulamaya başlayıp, diğer düşünsel açılımları ve de her tür inanç ve örgütsel yapıları araştırarak kendimize bambaşka bir yol çizebiliyoruz.
Bu tür insanlarımızın sayısının çok az olduğunu söylemeliyiz.
Biz de genellikle, hangi yapıya, hangi kapıdan girdikse, hiç araştırmadan ve de sorgulamadan o kapıya yamanıyoruz.
Önümüzdeki yerel seçimde de, her zaman olduğu gibi, onun bunun aklıyla hareket edenler seçimde belirleyici olacaklar.