AK Parti’de seçimin sorumlusu kim

AK Parti'de bir anlamda, iki başlılıktan söz etmek mümkün! Seçim sonuçlarının sorumluluğu, Erdoğan'ın mı yoksa Davutoğlu'nun mu olacak? Daha doğrusu, seçim sonuçlarındaki olası bir olumsuzluğun faturası kime çıkacak?...

AK

Parti’de bir anlamda, iki başlılıktan söz etmek mümkün!

Seçim sonuçlarının sorumluluğu, Erdoğan’ın mı yoksa Davutoğlu’nun mu olacak?

Daha doğrusu, seçim sonuçlarındaki olası bir olumsuzluğun faturası kime çıkacak?

Resmiyette, AK Parti’nin Genel Başkanı Davutoğlu gözükse de, kamuoyu nezdinde hatta Erdoğan-Davutoğlu ilişkilerinde ve de iktidarın bir sürü uygulamasında Erdoğan’ın hala AK Parti’nin lideri konumunda olduğu görülüyor.

Erdoğan, tarafsız Cumhurbaşkanı olmayacağını çok daha önceden deklere etmişti.

Şimdi bunu uygulamakla meşgul.

Seçimin en kritik döneminde, seçimle ilgili açıklamalarda bulunarak, bir bakıma, AK Parti’ye oy verilmesini isterken, bununla da yetinmeyip, başkanlık sistemini getirebilmek için anayasa değişikliğinin yapılabileceği 400 milletvekili istiyor.

Cumhurbaşkanlığına, halkın oylarıyla geldiği için olacak, bugünden başkanlık sistemiyle yönetilen bir ülkenin devlet başkanı gibi hareket ederken, bunun Anayasa değişikliğiyle de yasal hale getirilmesini istiyor.

Bu, bir sistem değişikliği, aynı zamanda tek adam yönetimi demek.

Aslında, tek adam yönetimine yabancı değiliz.

HDP dışında bütün partilerde, tek adam yönetiminin geçerli olduğu bir gerçek.

Türkiye Atatürk döneminde “Tek adam”, sonrasında da İsmet İnönü döneminde de, “Milli şef”in liderliğiyle yönetildi.

Menderes, Özal ve Ecevit dönemleri de liderlerin sultası şeklindeydi.

Bugün de, Erdoğan’ın liderliğinde tek adam yönetimi söz konusu.

AK Parti çok partili dönemde, peş peşe üç seçimi de kazanarak, tek başına iktidarda kalma başarısını gösterip bir rekora imza attı.

Bu durumdan, doğaldır ki, muhalefet partileri ve de yandaşları oldukça rahatsız.

Bu yüzden de, oldukça agresif davranmaktalar.

Ülke genelindeki bir sürü eylemin nedeni de muhalefetin hazımsızlığı.

Allah’tan MHP ve Ülkücü hareket sokak eylemlerinin dışında kalma gerçekçiliğini gösteriyor.

Seçim günü yaklaştıkça, siyasiler olmayacak vaatlerden söz ederek, inandırıcılıklarını büyük ölçüde yitirmekteler.

Bu vaatler öylesine abartılı ki, toplumun aptal yerine konduğunu bile söylemek mümkün!

13 yıl tek başına iktidarda kalmış bir partinin, iktidar yorgunu olması kadar doğal bir şey olamaz.

Muhalefet, iktidarı bu denli yorgun bir biçimde yakalamışken, çok daha dinamik, yaratıcı ve gerçekçi olması gerekir.

Aksi takdirde, AK Parti dördüncü defa tek başına iktidar olursa, ulaşılması çok zor bu rekor, AK Parti’nin başarısından çok, muhalefet partilerinin başarısızlığı olarak kabul edilebilir!