AK Parti İlçe Kongresinin düşündürdükleri

Pazar günü yapılan AK Parti İlçe Kongresi, 1980 öncesi CHP kongrelerindeki coşku ve heyecanı özellikle de ciddiyeti hatırlattı bana. 1980 öncesindeki siyasi gerginliğin özellikle de kutuplaşmanın ülkeyi nerelere taşıdığını düşündüğümüzde,...

Pazar günü yapılan AK Parti İlçe Kongresi, 1980 öncesi CHP kongrelerindeki coşku ve heyecanı özellikle de ciddiyeti hatırlattı bana.
1980 öncesindeki siyasi gerginliğin özellikle de kutuplaşmanın ülkeyi nerelere taşıdığını düşündüğümüzde, idealistçe sürdürülen siyasi yarışın güzelliği ve heyecanı, o tarihteki, Ülkücü ve Devrimci biz gençler için unutulmaz anılarla dolu olmasına karşın, çatışmaların acımasızlığa taşınmasındaki aymazlıkların da bizi nerelere sürüklediğini düşündüğümüzde, kutuplaşmanın siyasi fanatizme dönüşmesinin ne denli tehlikeli olduğunu en azından bizim kuşak, bu rezilliği yaşayarak görüp bundan ders çıkarması gerekir.
Tabii ki her iki kesimde de, bu dersi çıkarıp, özeleştirisini yapan ve günümüz gençliğinin en azından bu denli büyük yanlışların batağına sürüklenmemesi için uğraş verenler olduğu gibi, belli bir fanatizmin açmazından bir türlü kendisini kurtaramayan ve aynı yanlış güzergahlarda top koşturmaya devam eden ve günümüz gençliğini de aynı yanlışa sürüklemeye çalışan beyinler de var.
Dünlerde SOL- SAĞ kutuplaşması tavan yapmışken, bugün de, AK Parti ve AK Parti karşıtları şeklinde trajikomik bir kutuplaşmadan söz etmek mümkün.
Trajik yanı, ana muhalefet partisinin, iktidar hayalini bile kurmaktan yoksun bir politika izlemesi, komik yanı da, muhalefet partilerinin, birbirleriyle yarışma gereği bile duymadan birlikte iktidara yüklenme saçmalığı içine girmeleri.
Bu kutuplaşmanın ülke geneline yansımasını bir kenara bırakıp Alanya özeline baktığımızda, Alanya’da da benzer bir kutuplaşmanın hala sürdüğünü gözlerken, Alanya’da, AK Partili siyasetçilerin özellikle de başta Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile AK Parti İlçe Başkanı Sayın Hüseyin Güney’in bu kutuplaşmayı asgari seviyelere çekme çabaları, tüm tahriklere rağmen üsluplarını bozmamaya özen göstermeleri nedeniyle, Alanya’da siyasi hava fazla gerilmemekte.
Umarız diğer siyasetçiler de aynı duyarlılığı gösterirler!
Körü körüne iktidara saldırma geleneğini, rahmetli Erdal İnönü liderliğindeki SHP’de sürdürmüş, Rahmetli Özal’lı ANAP’a karşı mücadelede, Demirel’in kuyruğuna takılmış, seçimlerin sonucunda da, ana muhalefet partisi SHP üçüncü parti konumuna düşmüş, üçüncü parti konumundaki Demirel liderliğindeki DYP de birinci parti olmuştu!
Bugünse, AK Parti sonrası, hangi partinin iktidara koşabileceği henüz belli değil.
CHP ve MHP kurmayları sadece AK Partiyi hedef tahtası haline getirirlerken, gelecekte hangi partinin iktidara koşabileceği konusunda en küçük bir hesap bile yapmıyorlar.
Bu hesabı yapmadıkları, her konuda birlikte hareket etme saçmalığı içine girmeleri.
Aslında MHP zaman zaman CHP’den ayrı çıkışlar içine girse de, bu ayrışmayı somutlaştıracak net politikaları henüz ortaya koyabilmiş değil!
Antalya İl Genel Meclisinde, CHP ve MHP koalisyonunun iktidarı söz konusu.
Alanya’ya hizmet gelmesi anlamında, bu iktidarın yeterli olmadığını MHP İlçe Başkanı sayın Cafer Uyar, AK Parti iktidarını eleştirerek açıkça ortaya koydu.
Eğer Alanya’nın ya da Antalya’nın çok daha fazla hizmet alması düşünülüyorsa ve bunun yolu da AK Partiden geçiyorsa, neden CHP ya da MHP, İl Genel Meclisinde, AK Parti ile koalisyon yapmıyor?