Çok acıdır ama bu iktidar döneminde dindar ya da muhafazakar gibi kavramlar değerini kaybetti. Bir çok insana bunlar söylenince, kafalarında en hafif tabirle köşe dönen, haksız kazanç elde eden, harama bulaşan vs. gibi algıların oluştuğu gözleniyor. Can sıkıcı işlerin altından hep yandaşlar çıktı. Tıpkı Soma ve Ermenek örneklerinde olduğu gibi. Suç deyin, ihmal deyin veya sorumsuzluk deyin, yetkili ağızlar “Fıtrat” veya “Güzel öldüler” vs. gibi açıklamalarla kendilerini avuttular. O zaman adama sormazlar mı bu fıtrat sadece biz de mi oluyor? İnanın Maliye Bakanı’nın açıkladığı bir yıllık “Çerez parası” dahi iş güvenliğine harcansa bu kazalar yaşanmaz. Lütfen bunu görelim.
Şov yapmaya gelince çok mahirler. O Mavi Marmara olayının iç yüzüne ilişkin iddiaları bir bilseniz, eğer bu iddialar doğruysa, kimlerin ne kadar günahkar olduğu ortaya çıkacaktır. Öngörüsüzlük her alanda almış başını gidiyor. Hani Esat 3 ayda gidecekti, bak 4 yıl oldu, hala gitmedi. Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kılma sözü de kof çıktı. Ha bir de Gazze ziyareti vardı, o da kof çıktı. Demek ki İsrail ve Obama’dan onay çıkmamış. Başka ülkelerde böyle iddialı laf edenlere yasal yollardan hesabını sorarlar. Yapamıyorsanız bari konuşmayınız. Suriye politikası tam bir ucubedir. Bize ve insanlığa, dahası Müslümanlara hizmet etmemekte. Siyonizme ve sömürgeci Haçlı katillere hizmet etmektedir. Zira onlarla tam bir paralellik olduğu ortadadır.
Güvenliğimiz içeride ve dışarıda tehlikededir. Bebek katili ve onu kullananlar memnun olsunlar diye, ordu ve polis teşkilatımız huzursuz edilmiştir. Bölücü başının her isteği yerine getirilmiştir. Bölücüler, verilen tavizlerle daha da azmışlardır. Cumhuriyet’e, Atatürk’e, Milli kahramanlara ve TC kavramına hasımlık olduğu aşikardır. Bunlar bir şey halletmez, aksine yeni huzursuzluklara neden olur. Yeni Anayasa isteğinin altında yatan asıl neden Anayasamızın ilk 3 maddesidir.
Kim ne derse desin bu ülke iyi yönetilmemektedir. Toplumda sürekli gerginlik çıkarılmakta, hem de ülkeyi yönetenler tarafından. Lütfen devlet adamlığı bu değildir. Sıkışınca kendilerini Cennet Mekan Menderes’e benzetiyorlar. Bu ise komedi ötesi bir durumdur. Zira Menderes’le hiçbir benzer yönleri yoktur. Menderes Ata’ya ve Cumhuriyet’e hasım değil, aşıktı. Menderes ve ailesi, hiçbir zaman akçalı işlerle gündeme gelmedi. Siyaseti servet edinme aracı değil, hizmet aracı olarak kullandı. Satmakla değil yapmakla gündeme geldiler. Mekanları cennet olsun. Menderes’in eserlerini özelleştirme adı altında yok parasına satanlar asla Menderes’e benzeyemez. Aslında bu tür sözler ve her gün meydanlarda Anayasa ihlali yapanlar, dahası ettiği yemini çiğneyenlerin asıl korkusu seçim kaybetmeleri durumunda neler olacağını bildikleri içindir. Her seçim öncesi bir de Menderes sevgisi oluşuveriyor.
Demokrasi, tahammül rejimidir. Eleştirilere açık olacağız. Ancak görüyorsunuz eleştirenlere tahammülsüzlük had safhada. En küçük bir eleştiri dahi mahkemeye taşınıyor. Lütfen geçmiş siyasilere bir bakınız, bu kadar mahkeme kapılarını aşındıran var mı?
Ey Ak, Ak Partililer, lütfen elinizi vicdanlarınıza koyunuz. Size çok değerli bir devlet adamının anlattıklarını aktarmayı vazife bildim. Eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz bir televizyon kanalında “Ak Parti’nin içerisinde çok dürüst insanlar var, bunlara bu yolsuzlukları ve diğer siyasi hataları sorduğumuzda, başlarını öne eğerek, nereden ben bunlara bulaştım diye dert yanarak cevap veriyorlar” dediler. Bugünkü yaptıklarını 2002’de yapacaklarını söyleyerek yetki isteseydi, inanın barajı dahi geçemezlerdi. Bu söylediğim aslında her şeyi anlatmaktadır. Lütfen iyi düşünelim.