2002
yılında milletten yetki isteyenler yola “3Y” ile çıkmışlardı. Yani yasak, yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadele edeceklerini vaat etmişlerdi. Bu vaatleri yaparken de halkı inandırmışlardı. Ancak aradan geçen 13 yılda tabloya baktığımızda maalesef bu vaatleri yerine getirmedikleri gibi, en fazla kendilerinin yasak, yolsuzluk ve yoksulluğu arttırdıkları her platformda konuşuluyor. Bazılarınız belki der “Ama millet oy veriyor, halinden memnun” diyebilirsiniz. Zira AKP yetkilileri sıkışınca hemen bu yola başvuruyorlar. Merak edilmesin, bu oyuncak AKP’nin elinden alınacaktır. Tabi siz değerli Ak, Ak partililerin sayesinde.
2002 seçimlerinde yetki alanlar maalesef bu yetkiyi iyi yönde kullanmadılar. Daha sonraki seçimlerde ise milletten daha fazla oy aldıkça daha da yanlış yollara saptılar. Bu iktidar 92 yıllık Cumhuriyet tarihinin performansı en düşük iktidarıdır. Her alanda her şeyi berbat edip üstüne üstlük sanki çok güzel başarılara imza atıyormuşçasına medya aracılığı ile algı operasyonları yapıp insanları efsunlamaktadırlar. Keşke gerçek onların iddiaları gibi olsaydı da, bugün farklı bir konuyu kaleme alsaydım. Ama durum hiç öyle değil.
Bu devlet kurulalı beri lütfen komşularımızla bu kadar kavgalı olmamıştık. Yunanistan ve Ermenistan hariç biliniz ki koşularımızla sorun yaşıyorsak sebebi bizden kaynaklanmaktadır. Sadece komşularımız ile mi, bölgedeki bütün ülkelerle kavgalıyız. Oysa “Sıfır sorun” denilmişti, görüyorsunuz süper sorunlara dörtnala koşuyoruz. Sadece iç politikaya yönelik içi boş ideolojik, militarist söylem ve sembollerle dış politika yürütülmez. Adama gülerler ve sayelerinizde dünya bize gülmektedir. Mursi’nin haksız yere idam cezasına çarptırılmasından dahi nemalanma bekleyen bir zihniyet başarılı olabilir mi? Seçim meydanlarında bağırmakla oy devşirme gayretleri ile netice alamazsınız. Eğer gerçekten samimi iseniz Sisi’yi yani Mısır’daki darbecileri destekleyip finans eden kadim dostunuz Vahhabi Suudi kralının kapısını çalmanız dahi bu konuda olumlu netice alınmasını sağlar. Obama, Putin ve Papa’ya dahi gerek yok. Yeter ki samimi olalım. Türban konusunda olduğu gibi istismara ve nemalanmaya kalkışmayalım. Bu iş öyle meydanlarda Rabia işaretleri ile çözülmez. Lütfen şov bırakılsın, doğru adımlar atılsın. Tıpkı TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun yaptığı gibi.
Türkiye, tarihin hiçbir döneminde uluslararası alanda bu kadar yalnız kalmamıştı. Yunanistan 2004 yılından bu yana Akdeniz ve Ege denizlerinde Lozan’a rağmen toplam 16 adamızı resmen işgal etti “Sıfır sorun” hatırına olsa gerek çıt yok.
“Beyefendi” Birleşmiş Milletler salonunda boş koltuklara hitap etti, bizim malum takım buradan dahi “başarı” çıkarabildiler. Yani neresinden bakarsanız bakınız diplomasiden ekonomiye, tarım ve hayvancılıktan güvenliğe, eğitimden sanayiye vs. vs. her alanda başarısız bir iktidar modeli ile karşı karşıyayız. Onlara kalırsak her şey çok güzel, işler yolunda, demeyin gitsin. Doğru, işler yolunda ama kendilerinin ve yandaşlarının işleri yolunda. Kalkınan ülke değil, kendileri ve yandaşları. Lütfen ey Ak, Ak Partililer, Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar bu kadar yolsuzluk ve haksız kazanç iddialarıyla gündeme geldi mi? Zorda kalınca bunlar “Şantaj, montaj veya darbe” diyerek, daha da olmazsa “Millet bize oy veriyor” diyerek kendilerini avutuyorlar.
Bu iktidardan kurtulmamız gerekir. 7 Haziran seçimleri de kurtuluş için bir fırsattır. Bu noktada seçmenin, MHP ile Milli İttifak’ı değerlendireceği öngörülmektedir.
-DEVAM EDECEK –