SİZİN AĞRINIZ HANGİSİ?
Geçen hafta ağrı hissinin nasıl oluştuğu ile ilgili bilgilendirme yapmıştım. Bu hafta ise ağrı hissinin çeşitleri ile ilgili sizleri aydınlatmaya çalışacağım. Ağrı tanımına tekrar dönersek, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı tarafından yapılan tanımlamaya göre, “Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan, insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, özel bir duyudur.” Sürece göre 2’ye ayrılır. Bunlar akut ağrı ve kronik ağrıdır.
AKUT AĞRI NEDİR?
Akut ağrı aynı zamanda keskin, batıcı, hızlı ve elektrik ağrı gibi pek çok alternatif isimle de tanımlanabilir. Bu ağrının esas fonksiyonu doku hasarının alarmını vermektir. Bu tip ağrı, deriye bir iğne batırıldığında, deri bir bıçakla kesildiğinde veya akut yanıklarda hissedilir. Derinin bir elektrik şokuna maruz kalması halinde de bu ağrı duyulur.
Vücudun pek çok derin dokusunda akut ağrı ortaya çıkmaz. Genel olarak akut ağrı mekanik ve termal uyaranlarla oluşur. Ani başlangıç göstererek üç aydan daha kısa sürede sonlanır. Akut ağrısı olan kişilerde artmış kas gerilimi, kan basıncı, kalp hızı ve terleme gibi değişiklikler gözlenir. Ayrıca bu ağrı rahatsız edici uyaran ortadan kalktıktan sonra devam etmez. Ağrı biyolojik bir bulgudur.
KRONİK AĞRI NEDİR?
Yavaş, yanıcı, sızı, zonklama karakterlerini taşır. Bu ağrı doku hassasiyeti ile beraberdir, uzun ve dayanılmaz bir hale gelebilir. Hem deride hem de birçok derin doku ve organda ortaya çıkabilir. Kronik ağrı mekanik, termal ve uyaranlarla gelişebilir. Özelikle kimyasal uyaranlar sonucunda ortaya çıkan kimyasal maddeler kronik ağrının uyarılmasında önemlidirler. Kronik ağrı ağrılı bir uyarandan ancak 1 sn sonra başlar ve artarak devam eder. Kronik ağrı süreklidir, ağrı veren uyarıcı ortadan kalktıktan sonra da devam eder, spazm ile karakterize olan koruyucu refleksi doğurur. Ayrıca bu ağrının lokalizasyonu geneldir. Ağrı burada artık hastalıktır. Uyku bozukluğu, huzursuzluk, iştahsızlık, kabızlık olabilir. Sosyal uyum bozulabilir. Ağrı davranışı gelişir ve depresyon eklenir. Tanı karışık ve tedavi zordur.
Kronik ağrının en önemli zararlarından biri de kişinin yaşam kalitesini bozmasıdır. Yaşam kalitesi; insanların toplum içinde yaşadıkları kültür ve değer sistemlerinden beklentileri, standartları ve ilgi alanları ile bağlantılı olarak kendi durumlarını algılamalarıdır. Bu kavram; fiziksel ve ruhsal sağlık; aile ve iş yaşamı, ekonomik durum, eğitim düzeyi, bağımsız olarak fonksiyonlarını yerine getirebilme yeteneği, kendine güven, sosyal ilişkilerdeki başarı ve kendinden memnun olma hali ile özdeşleşir.
Kısacası; yaşam kalitesi kişinin kendinden beklentileri ile yaşadıkları arasındaki ilişki olarak da özetlenebilir. Bu ilişki kişiden kişiye farklılık gösterir. Bir hasta için yaşam kalitesinin bozulmamış olması "düzenli spor yapabilecek kadar ağrısız olmak" şeklinde ifade edilirken bir başka hasta için yardım almadan günlük işlerini yapabiliyor olmak olabilir. Ayrıca, aynı şiddette bir ağrı kimileri için hafif olarak algılanırken kimileri içinse dayanılmaz olarak nitelendirilebilir.
Ağrı subjektif bir duyudur, kişiye özgüdür. Ağrıyı değerlendirmek için en iyi yol hastanın ifadesine güvenmek ve hastanın ağrısını ciddiye almaktır. Çünkü ağrıyı çeken hastanın kendisidir ve bu ağrı hastanın yaşam kalitesinin bozulmasına yol açmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı ağrılı hasta değerlendirilirken her hastanın ağrısı kendine özgü olarak değerlendirilmeli ve buna göre yaklaşım belirlenmelidir.
YANSIYAN AĞRI NEDİR?
İnsanlar sıklıkla esas ağrıya sebep olan dokudan uzak bir vücut kısmında ağrı hissederler. Bu ağrıya yansıyan ağrı denir. Ağrı genellikle iç organlardan birinde başlar ve vücut yüzeyindeki bir bölgeye yansır.
En çok ağrı şikayeti, bel-boyun ve kanser ağrıları nedeniyle olmaktadır.
BEL VE BOYUN AĞRILARI
Birçok nedene bağlı ortaya çıkabilen bel ve boyun ağrılarının tedavisinde eskiden daha sık başvurulan ameliyatlar, son zamanlarda ancak çok gerekli olduğunda uygulanıyor. Gereksiz yapılan ameliyatların bazen ağrı şikayetlerini daha da artırabileceği biliniyor. Bacakta ve kolda güç kaybı, idrar kaçırma, ayak düşüklüğü gibi durumlar genelde ameliyat gerektiriyor.
Hastalar haricinde özel ilaç ve cihazlar yardımıyla, ağrıyı oluşturan sinirlerin duyarsızlaştırılması veya ağrıya neden olan fıtığın buharlaştırma gibi tekniklerle geriletilmesi mümkün. Uygun hastalarda fıtık sadece bölgesel uyuşturmayla özel borucuklar ve görüntüleme teknikleri kullanılarak ameliyat kesiği olmadan çıkartılabilmektedir. Bel ve boyun ağrılarında eğer ameliyat endikasyonları yoksa Osteopati, mulligan konsept, cyriax, bantlama (taping) gibi manuel tedavi yöntemleri ile hastalar ameliyattan da kurtulabilmektedir.
BAŞ AĞRILARI
Migren gibi baş ağrısına neden olan birçok hastalıkta ilaç tedavilerine ve manuel tedavi yöntemlerinden biri olan kraniosakral tedavi yöntemine başvurulmaktadır.
KANSER AĞRILARI
Kanser hastalarının yüzde 80’i orta şiddetten ötesine varan ağrılar çekiyor. Kanser hastalarında ağrıyı yok etmek ve ağrısız uyku süresini uzatmak tedavinin önemli basamağını oluşturuyor. İlaç tedavisine rağmen ağrısı geçmeyen veya ilaçlara bağlı yan etki gelişen hastalarda vücuda yerleştirilecek ufak borucuklar, morfin gibi ilaçların çok düşük dozlarda uygulanmasına olanak sağlıyor. Kanser ağrısında halen en etkin ilaçları, morfin ve benzeri ilaçlar oluşturuyor. Böylece morfinin yüksek dozlarıyla oluşabilecek yan etkiler yok oluyor.
ŞEKER HASTALARINDA GÖRÜLEN AĞRILAR
Uzun süre şeker hastalığı olan hastalarda kol ve bacaklarda sinir harabiyetine bağlı yanıcı ağrılar gelişebiliyor. Başlangıçta uzun ve yorucu yol yürümelerde veya yokuş, merdiven çıkışlarda baldırlara gelen ağrı ve yorgunluk, ilerlemiş dönemlerde kısa yürüyüşlerde bile hastayı rahatsız etmeye başlıyor. Damar çaplarının daralması veya tıkanması kan dolaşımını bozacağı için ufak bir enfeksiyon ve yara kapanmayan geniş yaralara, kangrene yol açabilir.
SİNİR AĞRISI
Keskin, bıçak saplanması, elektrik çarpması şeklinde, çok şiddetli, genellikle kısa süreli ağrılardır. Yüzde görülen Trigeminal Nevralji adı verilen ağrı; yüz yıkama, yüze dokunma, yemek yeme gibi etkenlerle başlıyor. Bu ağrı kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülüyor. Genellikle de 50-70 yaşlarında ortaya çıkıyor. Zona sonrası ortaya çıkan, üç ay kadar devam eden ağrı da bu gruptan. Bu tip ağrılarda ilaç tedavisine yanıt alınamadığında ilgili sinir duyarsızlaştırılabiliyor.
KARMAŞIK BÖLGESEL AĞRILAR
Kırık, burkulma, incinme gibi durumlar sonrasında kol ve bacaklarda ağrı, hareket kabiliyetinde azalma, şekil değişikliğiyle seyreden, tedavi edilmezse ilerleyici olan bu hastalıkta sinirlerin travma sonrası normal olmayan çalışmaları söz konusu. Sinir yumağına uygulanan özel manuel tedavi ile iyileşme sağlanabiliyor.
HAYALET AĞRI
Ameliyat sonrasında kesilen bölgede oluşan his ve ağrı. Organı kesilen kişi, organ yerindeymiş gibi ağrı hissediyor.
Koksidini:
Kuyruk sokumu bölgesindeki şiddetli ağrı. Düşmek, bu kemiğin kırılmasına ya da zedelenmesine neden oluyor. Bu bölgeye gelen tekme ya da doğum yaparken zedelenme de ağrıya yol açabiliyor.
AĞRI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Ağrının dilinden anlamanın en kolay yolu şikayetlerinizi bu konuda bir uzman ile paylaşmaktır. Ağrı çeken hastalar "Akut Ağrı" ve "Kronik Ağrı" olarak iki başlık altında Özel Manuel Teknikler, TENS, Alçak Frekanslı Akımlar, Ultrason, Osteopati, Sıcak veya Soğuk Uygulamalar, Nöralterapi, Elektroterapi, ESWT, Akupunktur, Bantlama gibi çok etkin manuel yöntemler ve modern cihazlar kullanılarak tedavi edilmektedir.