Acını sev

ACIDAN, yaradan, utançtan, yalnızlıktan kaçmaya çalıştıkça yakalanır insan. Hayatın tek anlamını huzur dolu bir yaşam, her istediğini alabilecek kadar zengin olmak, sonsuza kadar mutlu olmak sananlar ilk yenilgilerinde yerle bir olur. Belki...

ACIDAN

, yaradan, utançtan, yalnızlıktan kaçmaya çalıştıkça yakalanır insan. Hayatın tek anlamını huzur dolu bir yaşam, her istediğini alabilecek kadar zengin olmak, sonsuza kadar mutlu olmak sananlar ilk yenilgilerinde yerle bir olur. Belki bir daha ayağa kalkamazlar belki de sadece bir hiçliğin içine hapsolmuş bedenleri ile var olurlar. En büyük yanılgı da tam buradadır. Hep iyi olmayı istemek, hep mutlu olacağını sanmak. Karşımızdaki herhangi bir insan verdiğimiz ilk tepki ezberlenmiş gibi ‘yaranı kaşıma ‘ ‘ acının üzerine gitme, düşünme, boş ver ‘ ile teselli ederiz. Bir sorundan kaçmanın başka bir sorun doğurduğunu, üstünü kapatmanın dışını temizlerken, içini çürüttüğünü anca yok olmaya yüz tuttuğunda fark edebiliyoruz. Yüzleşmekten korktuğun ne varsa yüzünde kalıcı bir dövme gibi yaşayacaklar. Başkasına kurduğun cümlelerinde kendini ele verirken sen sadece kendini kaçıracaksın yine kendinden. Acıyı terk etmeden, yalnızlıkla vedalaşmada , yaranı kurutmadan önce hepsiyle tanışmış olman gerekir.
Hayat ezberiyle senden önce giderken senin yapman gereken yaşadığın duyguların sende can bulmasına izin vermek. Bunu azaltmak ve ya yok etmek yerine başka bir şeyi getirmeye sebep oluyor. Bu da beraberinde bağımlılığı doğuruyor.
Toplumunda burada etkisi çok büyük. Doğduğu an erkek çocuğuna yüklediği anlam erkeklerin duygularını daha rahat göstermesini engelliyor. Erkek adam ağlamaz gibi kalıp düşüncelerle şekil alan toplum ve erkek objesi üzüntü duygularını farklı şekilde gösteriyor sırf toplumda dışlanmamak ve ya herhangi olumsuz bir eleştiriden uzak durmak için. Ama siz hepsini kenara koyup izin verin kendinize. Acıdan kaçmayın . Çünkü acıyı yaşadıkça, onu kabul ettikçe tazelenirsiniz. Yoksa olmadığınız bir kimliğin içinde yaşamak zorunda kaldığınızın farkına bile varmadan bu dünyayı terk etmek zorunda kalırsınız. Yalnızlık ise tüm bunların ötesinde, toplumun dışında tek başına olmaktan daha başka anlam içeren bir durum. Bazen deniz kenarında oturan bir adama baktığımızda ne kadar yalnız deriz. Oysa belki başka bir adamın 15 kişilik bir grupta hissettiği yalnızlıktan daha kalabalıktır .
Yalnızlıktan korkmayın eğer korkarsanız sırf onaylanmak adına sahip olmadığınız düşüncelere aitmiş gibi davranıp yapay bir gemiden farkınız kalmamaya başlar. İnsan hem kendini en iyi yalnızken tanır, kalabalık gizler bazı şeyleri , kaçırır gözlerinden bir çok şeyi. Yalnızlığın da acının da hayatımızdaki yerini en iyi kendi anlamını kendi yaratanlar bilir. Bir kitapta altını çizdiğimiz cümlede, bir filmdeki bize benzeyen karakterlerin bile anlamı bizde gizlidir. Ne tam bizi ifade ederler ne tam bizden kopukturlar. İşte aradaki bu boşluktur insan.