Acılar bir gün diner mi?

Ahmet Kaya’nın dediği "Yan yana geçen geceler unutulup gider mi? Acılar birden biter mi?"
Her acının bir kaynağı vardır...
Bazen açıkça görülen bazen yerin on kat altına saklanmış halde orda bulunmayı bekleyen...
Nedenini bulamadığımızı düşündüğümüz ve gerçekten bulamadığımız her acı bizi daha da mutsuz kılar.
Birinin bize niye öyle davrandığı, neden bizim böyle hissettiğimiz, yaşanılanlar veya söylenmeyen her şey üzerinde düşünüp dururuz.
İşin işinden çıkamayınca sahip olduğumuz duygular kendimizi çaresiz hissetmemize neden olur.
Acıdan kaçmaya çalışmak geçersiz bir eylem veya düşüncedir.
Yaşadığımız hayatın içinde kabul etmekte zorlansak da acı her zaman vardı ve var olmaya devam edecek.
Bir şeyden kaçmaya çalıştıkça ona daha sıkı sıkıya bağlanırız ve bunun nasıl gerçekleştiğini anlamayız.
Yapmamız gereken en temel şey acıyı kabul edebilmekten geçiyor.
O an onu o duyguyu yaşamak ve bizdeki yerini hoşgörü ile kabul edip bunu yaşadığımız için kendimizi suçlamamaktan geçiyor.
O an yaşanmayan her duygu zamanı geldiğinde başka şekillerde daha şiddetli bir şekilde karşımıza çıkar.
İçimize akıttığımız her duygu bizi zehirler ve değiştirir.
Duygular ve acılar bir şekilde paylaşılmalı ve dökülmelidir içinden dışına doğru.
Gözyaşı, yazı, şarkı, resim, iyi bir dost, bir aile üyesi, güvendiğiniz herhangi birisi, psikolog, psikiyatris, hiç kimsemiz yoksa da bir kalem ve kağıt içimizi dökmemiz için yeterlidir.
Dökmeye başladığınız zaman içinizde bir nehir bulunduğunu fark edeceksiniz ve o nehir aktıkça yenilenecek ve değişeceksiniz.