Hani iddiaya giren tipler vardır... Sesini yükseltir, işaret parmağını, bulunduğu en yakın masaya ya da sehpaya sürter ve "Şuraya yazıyorum" der ya...
Şuraya yazıyorum...
İlk kongrede olmayacak ancak AKP'nin başına Abdullah Gül mutlaka geçecek. Ya da Gül bir başka oluşumla siyasetin merkezinde ve başarıya koşan insan olacak.
Bunu önlemeye ne Recep Tayyip Erdoğan'ın gücü yeter ne de onu partinin başına ve başbakanlığa taşımak istemeyenlerin gücü yeter.
Abdullah Gül'dür muhafazakar yapıyı ayakta tutacak lider.Onun dışında kim gelirse gelsinparçalanma,bölünmevegüç kaybıkaçınılmazdır.Kapağı Köşk'e atan ve "devlet başkanı” olma hayaliyle yanıp tutuşanRecep Tayyip Erdoğan'ın hedefinde partinin başına getirmek istediği kişi; aileye yakın ve kendisinin dediklerini harfiyen uygulayacak birinin atanmasıdır.Başbakan’ın güçlü ve yetkin biri olması Erdoğan için çok önemli değildir. Önümüzdeki seçimde açık açık partisine oy istemeyi ve anayasayı değiştirecek çoğunluğu halktan alacağını düşünmektedir. Ondan sonra zatenparlamento işlevini yitireceği içinbaşbakanın, bakanların kim olduğu önemli değildir.Ülkenin yönetimi tek adamın eline geçecektir.
Bunu önleyecek ve anayasa değişikliği konusunda ayak diretecek ve yetkilerini paylaşmayacak karakterde gördüğüAbdullah Gül onun için büyük tehlikedir.Öyleyse bertaraf edilmelidir.
Ancak
AKP
tabanına, milletvekillerine Abdullah Gül'ün önünün niye kesildiğini anlatamayacaktır. Dün il başkanlarına yaptığı konuşmasında, "Biz partiyi insanları makamlara taşımak için kurmadık" derken, bu cümlesine kendisi de dahil kimsenin inanmadığını bilmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasının ardında önümüzdeki ilk genel seçimde Sümeyye Erdoğan'ın milletvekilliği ve bakanlığı yatmaktadır.
Bugün, "Biz partiyi insanları makamlara taşımak için kurmadık" cümlesini kuran Erdoğan, o gün geldiğinde "Kızıma böyle bir teklif gelmiş, değerlendirme kendisine aittir. Ben karışamam" diyecek. Sümeyye Hanım önce vekil ve sonra iktidar olunursa "türbanlı ilk bakan" olacaktır.
Yakın gelecekteki hayali böyledir.
Sümeyye Erdoğan'ın ileride de partinin başına geçmesi ve türbanlı ilk kadın genel başkan olması da aileye yakın çevrelerde konuşulmaya başlanmıştır.
"Ortak akıl", "Parti içinde danışma", "Herkese danışan bir genel başkan" deyişleri parti içinde uyguladığı tek adam yönetiminin cilalarıdır.
Öyle olmasa,Abdullah Gül'den ve onun gücünden korkmasaseçimli genel kurulu apar topar yapıp Gül'ün elini kolunu bağlama ve işi sağlama alma gereğini duyar mı?
Recep Tayyip Erdoğan, "Kardeşim" dediği Abdullah Gül'den korkmaktadır.
Saltanat için çocuklarını zindanlarda boğduran, kardeşlerini saray zindanlarında işkence ile öldüren Osmanlı padişahlarını yazıyor tarihimiz ve ibretle okuyoruz.Bilgisi, birikimi, sağduyulu yaklaşımıyla muhafazakar tabanda kendisinden daha çok öne çıkmış, sevilen, sayılan Abdullah Gül'e karşı uyguladığı politikayı da tarihçilere gerek yok bugünün yazarları yazacaktır.
Samimiyetle söyleyeyim...
İlk kez Recep Tayyip Erdoğan ile aynı düşünüyorum.İlk kez Başbakan’ın bir kararına yürekten destek veriyorum, Abdullah Gül, AKP'nin başına geçmemelidir.Sosyal demokrat yapıda bir insan olarak, sosyal demokratların iktidarını istiyorum.
AKP
'nin başında Abdullah Gül olursa
AKP
'nin seçimlerde iddialı bir parti olacağını aksi halde toplum katında eskisi gibi itibar görmeyeceğini biliyorum.ÖyleyseAbdullah Gül AKP'nin başında olmamalıdır.
AKP
'nin dağılması ve sosyal demokratların iktidara gelmesi yakındır.
Bilinsin istedim...