Kadın olmak, Türkiye de öyle zor ki. Ne yazık ki hala “Karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” diyen insanlarımız var.
Sevgili Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın hakları üzerindeki düşünceleri dünyada birçok bilim adamına tez olup geliştirme fırsatı vermiştir; Kadının hakları ve özgürlükleri. Özellikle de Kurtuluş savaşında Analarımız onlarca ağırlıkta mermiler taşımışlardır sırtlarında bu silinmez bir gerçektir. Lakin bazı kişilere göre hala kadınları hor görmeyi bırakmıyorlar. Değeri bilinmeyen bir elmas parçası olmaktır çoğu zamanda… Her çileyi çektirmek, sonrasında ise defalarca aşağılanıp sokaklara atılmak, yakılmak sokak ortasında…
Birçok şeyler okuyoruz, izliyoruz ve hatta şahit oluyoruz. 15 yaşında gelin oluyorlar babaları kız çocuklarını bir eşya gibi satıyorlar kendisinden kat kat yaşça büyük olana veriyorlar. Basına yansıyınca da bir gecede hastanede alınan raporla yaşı 18'e yükselen genç kızların dramı. Aşağılanan, hor görülen ve tecavüze tacize uğrayan kadınları görüyoruz. Bitmek bilmeyen töre cinayetlerin dolu şekilde yaşanılan şu ülkede Tv dizilerle filmlerle beslemeye devam ediyoruz. Koca şiddetiyle canları yanan onlarca kadın var. Okutulamayan sefalet içinde yaşayan kadınlarımızın da bitmek tükenmeyen çilesi günümüzde devam ediyor.
Artık; Öğretmen, doktor, avukat, eczacı, gazeteci, iş kadını, tezgahtar vb… Hayatın her alanında kadınlarımız el alıyor. “Benim annem var ya, benim annem; Dünyanın en cesur, en kahraman, en fedakar, en merhametli, en şefkatli, en becerikli ve en çalışkan annesidir.”
Yetişkin?kadınlarımızın senelerce üzerine titrediği kişiler tarafından darp edilerek, cinayetlere kurban veriyorken bu soruları kendimize sormadan geçmemiz mümkün değildir. Birçok kadın ruhunda açılan derin yaraların izlerini taşır. Çalışan, üreten kadındır.
Ünlü şair ve filozof Halil Cibran’ın dediği gibi “Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlarının tüm haklarına kavuştuğu, şiddetten uzak huzurlu mutlu bir yaşam geçirmelerine vesile olmasını temenni ederim.