2023, son 30 yılın en kötü yılı olabilir!

Dünya ciddi bir gıda krizi ile karşı karşıya. 2023'te gıda ile ilgili sorunlar derinleşerek devam edecek. IMF, gelecek yıl gıda güvencesi sorununun daha da büyüyeceğini  öngörüyor.  Konu ile ilgili IMF raporunda,  Rusya – Ukrayna savaşı nedeniyle gıda güvencesizliği sorununun şiddetlendiği ve bu sorundan en fazla yoksul ülkelerin etkilendiği belirtildi. Dünyanın onuncu büyük tarım ülkesi olan Türkiye'de de gıda ile ilgili sorunlar devam edecek.

Türkiye, Avrupa’da birinci, dünyada ise onuncu büyük tarım ülkesi. Dünya'da kasım ayı gıda enflasyonun en yüksek olduğu ilk beş ülke arasında ne yazık ki Türkiye de yer aldı. Venezuela, Sri Lanka, Zimbabve, Lübnan, Türkiye... Siyasi ve ekonomik krizin hüküm sürdüğü Venezuela, Sri Lanka, Zimbabve, Lübnan ile aynı grupta yer alan Türkiye.

Dünyanın onuncu büyük tarım ülkesi Türkiye'de  gıda enflasyon yüksek ise bu neyin göstergesi olarak değerlendirilebilir?

Bu durum,  süreci iyi yönetemediğimizi gösterir. Ürününü satan çiftçinin eline geçen para ile  tohumu, gübreyi,  ilacı ve mazotu alamayacak bir durumda olduğunun göstergesidir. Bu sene çiftçi daha az alanda ekim yapacak demektir. Bu da arz kaynaklı bir problemin Türkiye'yi beklediğinin işaretidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ekonomisi 1947'den beri dış ticaret açığı vermektedir.  Bütçe  1971'den itibaren açık vermekte, ülke enflasyonu ise 1972 yılından beri çift hanelerde. Gelir dağılımı bozuk,   istikrarsız büyüyen, her 8-10 yılda bir ekonomik kriz yaşayan bir ekonomi sistemi içindeyiz. Türkiye ekonomisi içinde hatırı sayılır bir yer tutan tarımda da 1980 yılından itibaren ithalat yapıyoruz.

Ülkemizde tarımsal üretim doğaya bağlı olarak yapılmakta ve tarımda istihdam edilen kırsal nüfus yaşlanıyor. Tarımsal faaliyetlerde bulunan üreticiler yeniliklere uyum konusunda çok istekli değiller. Tarımda var olan sorunlara bilimsel yaklaşımdan ziyade sorunlara anlık çözüm üretmek tercih ediliyor. Sonuçlar üzerinde çok durulurken, sorunların kaynağına yönelmiyor, nedenleri tartışma dışı bırakılıyor. Gerek siyaset gerek akademi gerekse üretici olarak günü kurtarmaya yönelik yaklaşımlara eğilim gösteriliyor.

Siyasetin öncelikleri ile tarımın öncelikleri farklı ve birbiri ile uyuşmuyor. Tarımı yaparken, planlarken ve tarımla ilgili sorunları çözerken geçmişteki  tecrübelerden yararlanıyoruz. Ama artık yepyeni bir dönem önümüzde... Gelecekte var olacak tarımı ön görüp, geleceği planlamamız lazım.

Tarım alanında geçmişte çok yanlış yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. 20 yıllık AKP iktidarı dışa bağımlı bir ekonomi yarattı. Dışarıdan gelecek paraya kucak açılarak üretmekten vazgeçildi. Tarımda da bu benimsendi. "Toprakları ekmeye gerek yok. Paramız var, parasını veririz ve alırız" denilerek topraklar kaderine terk edildi. Türkiye emperyalist ülkelerin pazarı oldu.

TUİK'in yayınladığı aylık verilerden yola çıkarak dış ticaret açığı 2022 yılsonu itibarı ile 110 milyar $, cari açığın ise 70 milyar $ olacağı tahmin ediliyor.  Bu bir ülke, dünyada onuncu büyük tarım ülkesi, için felaket değil mi?                                                                                                                             

Önlenemeyen bir enflasyon sürekli azalan bir milli gelir... Türkiye'nin ultra zenginlerinin milli gelirden aldıkları pay % 70 iken nüfusun yarısı ise 40-45 milyon kişinin milli gelirden aldığı pay sadece  % 4.

Uluslararası Para Fonu(İMF) analistlerinin hazırladığı rapora göre; dünya ülkelerinin ekonomik görünümünün daha kötüye gideceği, dünya ekonomisine ilişkin beklentilerin, geçen ayki tahminlerinden daha karamsar olduğu belirtiliyor. Analistler,  "Ukrayna'daki savaş ve enerji şoklarının devam etmesiyle dünya ekonomisi 30 yılın en kötü yıllarıyla karşı karşıya kalabilir" vurgusunu yaptılar.

Gıda emtia fiyatlarının artması ile zayıflayan ekonomik göstergeler ileride daha fazla zorluğa işaret ediyor. İngiltere Ulusal Tarım Sendikası temsilcileri İngiliz yetkilileri uyararak artan maliyetler karşısında çiftçilerin desteklenmemesi halinde ülkenin bir gıda kriziyle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundular.

Dünya hasadındaki yüzde 1’lik düşüş, temel gıda fiyatlarını yüzde 8,5 artırıyor gerçeğini unutmayarak GIDAnın stratejik bir sektör olduğunu düşünerek hareket etmek DEVLETler için bir zorunluluktur.