Dünkü verilerin kısa bir analizini yapmamız gerekirse, ülkemiz 2001 yılı krizinden sonra Kemal Derviş’in IMF tarafından ekonomimizi kurtarması için görevlendirilmesi ile ekonomik olarak ciddi bir atak yapmıştır. Kemal Derviş’in ekonomiyi devralmasından başlayarak büyümeye başlayan ekonomimiz hız kesmeden yıllarca büyümüş ve 2011 yılında dünyanın 17. büyük ekonomisi durumuna gelmiştir. Özellikle tek parti iktidarının ortaya çıkardığı istikrar ve güven ile ekonomik, sosyal, kültürel, sağlık, eğitim alanlarında ciddi yatırımlar yapılmış, ülkemizin dört bir yanı duble yollar ile örülmüş, Kişi Başı Milli Gelir üç katına çıkarken, devletin borcu ancak 2 katına çıkmıştır. Sağlık alanında 2001 yıllarında SSK’lı bir işçi SSK Hastanelerinden başka herhangi bir hastanede muayene olamazken ve SSK eczanelerinden başka bir eczaneden ilaç alamazken şimdi İşçi-Memur-Emekli fark etmeksizin, ister Tıp Fakültesi, ister Özel Hastane, istediğimiz hastanede rahatça muayene olabiliyor ve istediğimiz herhangi bir eczaneden ilaçlarımızı alabiliyoruz. Eğitim alanında yapılan derslikler, Okullaşma Oranı ve Teknolojik ve Modern Eğitim tarzına geçilmiş, özel okullarla rekabet eder seviyeye yükseltilmiştir. Tarım ve Hayvancılığın geliştirilmesi için Kalkınma Ajansları ve Tarım Bakanlığı tarafından destekler verilerek kalkınmanın hızlandırılması çalışmaları yapılmış ancak tam manası ile başarılı olunamamış ve et ithalatına izin verilmek zorunda kalınmıştır.
Yukarıdaki veriler birkaç konuda ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini de gösteriyor. Özellikle yeni ve sivil bir Anayasanın yanında cari açık ve işsizlik probleminin yeni kurulacak hükümetin en önemli sorunlarının başında geldiğini düşünüyorum. Dikkatimi çeken bir başka husus ise ülkemizin en hızlı ve istikrarlı büyümesini tek parti iktidarları zamanında gerçekleştirdiğidir.
Muhabbetle kalın…