19 Mayıs Bayramı

Millet olarak, ne yapıldığına, ne söylendiğine, ne yazıldığına değil, kimin yaptığına, kimin söylediğine ve kimin yazdığına bakarak, ön yargıya dayalı bir değerlendirmenin saçmalığı içine giriyoruz. Bu yılki, 19 Mayıs Atatürk'ü...

Millet olarak, ne yapıldığına, ne söylendiğine, ne yazıldığına değil, kimin yaptığına, kimin söylediğine ve kimin yazdığına bakarak, ön yargıya dayalı bir değerlendirmenin saçmalığı içine giriyoruz. Bu yılki, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, bana göre çok görkemli bir biçimde kutlandı. Bayram stadyumların dar mekanlarından çıkarılıp, cadde ve meydanlara taşındı. Halk eskiden, stadyumlarda sadece çocuklarının etkinliğini seyretmekle yetiniyor, bayramı kendi içinde yaşayamıyordu. Bu bayram, tüm kentlerde, halkın büyük coşkusu ile kutlandı. Cadde ve meydanlar, Atatürk’ün posterleri ve Türk Bayraklarıyla renklendi. Alanya’da da bayram coşkusu, caddeleri ve meydanları hınca hınç dolduran halkla beraber kutlandı. Bunun neresi kötü? AK Parti’nin ajandasında bambaşka şeylerin olduğunu iddia edenlerin ya da böyle bir kuşkuya kapılanların olması başka, bayramın kutlanış şekli, yani çok olumlu bir biçimde yığınların bayramı coşku içinde kutlaması ise, bambaşka somut bir gerçek olarak karşımıza çıktı. Siyaseten ya da belli bir ideolojik koşullanma içinde her yapılana bir kulp takıp eleştirme hastalığı neredeyse iliklerimize kadar işlemiş olduğundan, bu eleştiriyi yapan siyasilerin de halk nezdinde inandırıcılığı kalmamakta. Biz boğaz köprülerini yapan iktidarları da en acımasız bir biçimde eleştirdik. Tüp geçide de karşı çıkıldı. Demir yolları ihmal edildiği için yıllar boyu yakınıp tüm iktidarları eleştiri bombardımanına tutmamıza karşın, mevcut iktidarın demir yollarına ağırlık vermesine özellikle de çağın gereği olan, hızlı trene de, bir kaza sonrasında karşı çıkma aymazlığı içine girdik. Yıllar boyu, ta Osmanlı’dan bu yana, her iktidarın yapmaya çalıştığı her şeye bir kulp takan muhalefetin hatta medyanın saçmalıklarını burada sıralamaya kalksam, bırakın bu köşeyi, inanın ciltler dolusu kitaplar yazsam yine de yetmez. Nükleer santrallere karşı çıkan mı dersin, baraj yapımına mani olmak için köylüleri eylemlere sürükleyenler mi dersiniz! Türkiye genelinde, her konuda, özel eylem timleri var. Adamların işi gücü bu. Medya da bu rezillerin rezilliklerini gündeme taşıyarak onların ekmeğine yağ sürmesi bir yana, bazı medya mensupları, haber bulamadığı zamanlarda, garibanları bir araya toplatıp, televizyona çıkaracağım diyerek özel ve yapay eylemler bile organize edebiliyorlar! Geçmişte bu konunun uzmanı Sadettin Teksoy’du. İşin çok daha komik yanı, Türkiye’nin büyük bir yer altı zenginliğine sahip olduğundan söz ederek, yabancıların, yani dış düşmanların, bu zenginliklerden yararlanmamıza mani olduklarından dem vururken, bir taraftan da, altın, kömür madenleriyle, taş ocaklarının çevreye zarar verdiği iddiasıyla, bu işletmelerin üretimini durdurabilmek için olmadık rezillikler sergiliyoruz.