Yolların sonu

BÜTÜN

ülkenin, politikacıların, gazetecilerin, televizyoncuların şu sıra en yoğun gündemi yaklaşan MHP Kongresi oldu. Her kafadan bir ses çıkıyor. Gazetelerde, televizyonlarda, Facebook sayfalarında günün MHP yönetimiyle muhalif olanların başlattığı tartışmanın dozu giderek artıyor, biraz da çirkinleşiyor. Herkes birbirini paralelcilikle suçluyor. Herkes birbirini 'Sen daha az ülkücüsün, ben daha fazla', 'Sen daha yeni, ben daha eski ülkücüyüm', 'Sen şu partide, sen bu partide politika yapmadın mı' diye karalamaya çalışıyor, çocukça suçluyor.
60'lı yıllarda üniversitelere ve meydanlara önce sol hakimdi, genelde o dönem moda olan Marksist ve Leninist ideolojiyle. Dönemin bu gençliği kendilerine sosyalist ya da komünist denmesinden çok da hoşlanmıyordu. Yakın tarihimizin başında en çok savaştığımız ülkelerin başında Rusya geliyordu. Onların Karadeniz ve Doğu Anadolu'da yaptığı zulümler hafızalardan silinmiyordu. Sosyalizm ya da komünizm denilince akla ilk gelen ülke Rusya oluyordu. Sol gençliğin sosyalist ya da komünist tanımlamasına sıcak bakmamalarının en büyük nedenlerinden birisinin bu olduğunu düşünüyorum.
Kendilerine yeni isim buldular: Devrimciler.
CKMP'nin 1968'de komando kamplarını kurmasıyla üniversitelerde, yurtlarda, sendikalarda artık kendilerine karşı örgütlü bir gençlik bulacaklardı.
Hemen isim koydular: Komandolar.
Sonra faşist, kafatasçı, ırkçı deyimlerini kullanmaya başladılar.
Karşı taraf da kendine yeni bir isim buldu: Ülkücüler.
Gençlik teşkilatlarının adı 'Ülkü Ocakları' olunca tabi bu isim de kaçınılmazdı ve benimsendi.
CMKP'nin 8-9 Şubat 1969 Adana Kongresi'nde partinin adı önce Milli Hareket, kısa süre sonra da Milliyetçi Hareket oldu. Bu kongrede tarihi bir kırılma yaşandı. Başını Hüseyin Nihal Adsız'ın çektiği İstanbul ağırlıklı grubu tasfiye etmeye başladı. Türkçü ve Turancı grup horlanıp dışlanmaya başladı ancak ülkede anarşi ve terör birdenbire tırmanınca bu çekişme ve tartışma rafa kaldırıldı. Sonra 12 Eylül darbesi oldu. Partiler kapatıldı. Sonra her türlü fraksiyondan olan devrimci ya da ülkücü şahsiyetler yeni kurulan partilerde birlikte boy göstermeye başladı. 90'larda bir bölünme daha oldu. BBP kuruldu. Daha sonra 1997 kongresinde dışlanan MHP'nin kurucusunun oğlu Tuğrul Türkeş ATP'yi kurdu, şimdi de AK Parti'de politikacı. 12 Eylül öncesinde MHP'nin Türkeş'ten sonra en güçlü isimlerinden biri olan Yaşar Okuyan önce ANAP, sonra da Vatan Partisi'ne girdi. Demek ki 'Sen şu zamanda buradaydın', 'Sen şu zamanda oradaydın' demek hiç de geçerli bir tartışma değilmiş.
Bu kongre için öngörülerimi yazmak istiyorum. Çoğunun dediği gibi 'Biz hep birlikte güle oynaya kongreye gireriz, kim seçilirse seçilsin ona hizmet ederiz, hepimiz de ülkücüyüz' gibi klasik söylemlere katılmıyorum. Bu kongre sakin geçmeyecektir, sonucunda da derin travmalar yaşanacaktır. Çünkü taraflar birbirlerine acımasızca saldırıyor ve suçlamada bulunuyorlar.
Bu yazının başlığını Adsız hocanın bir şiir kitabından aldım. Bu kongre süreci ve sonrası bazıları için yolun sonu olacaktır. Umarım yanılırım, en az hasarla bu kongrenin yapılmasını arzu ederim.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mesut Kucur - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber