Bir döneme damga vuran isimdi, şimdi gecekonduda yaşıyor

Bir döneme damga vuran isimlerden İstanbul Radyosu sanatçılarından bestekar Mustafa Canan, ablasıyla birlikte yaşadığı iki göz odalı gecekonduda sanat dünyasının ilgisizliğinden yakındı

Bir döneme damga vuran isimdi, şimdi gecekonduda yaşıyor
Bir döneme damga vuran isimdi, şimdi gecekonduda yaşıyor
Haber albümü için resme tıklayın

TÜRK Halk Müziği'nde bir dönem adından sıkça söz edilen,  Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'ne (MESAM) kayıtlı 100'ün üzerinde eserinin bir bölümü bazı ünlü ses sanatçıları tarafından seslendirilen eski TRT  İstanbul Radyosu sanatçılarından bestekar Mustafa Canan (77),  Yalova'da yaşadığı köy evinde sanat dünyasının ilgisizliğinden yakındı.

10 ESERİN TELİF HAKKI 25 TL

Yalova'nın  Çınarcık ilçesine bağlı Koru beldesindeki evinde 14 yıldır ablasıyla yaşayan Mustafa Canan, senede 10 eserin telif hakkı için sadece 25 lira civarında para alıyor. Ablasının emekli maaşı ve bağlama kursu vererek elde ettiği gelirle yaşamını sürdüren, maddi anlamda bir sıkıntı yaşamayan Canan, sanat dünyasının kendisini unutmasına üzülüyor.
DÖNEMİN ÜNLÜ SESLERİNİ DİNLEYEREK KENDİNİ YETİŞTİRMİŞ

Diyarbakır'da doğduğunu ancak babasının memuriyeti dolayısıyla  Şanlıurfa'da büyüdüğünü belirten Canan, bu iki kentte dönemin ünlü seslerini dinleyerek, kendisini geliştirdiğini söyledi. Canan, genç yaşında  Adana'ya yerleştiğini ifade ederek, burada  Adana Musiki Cemiyeti'ne giderek nota öğrendiğini aktardı.
"MÜSLÜM GÜRSES'E DERS VERDİM"

Askerlik dönüşünde, 1961 yılında  Adana Radyosu'nun açıldığını, o dönemlerde "Çukurova'dan Sesler" grubunu kurduğunu anlatan Canan, şöyle devam etti:
"Adana'da 100 yakın öğrenci yetiştirdim. Halk Ozanları Cemiyeti açtım, orada da 25 sanatçı yetiştirdi?m.  Müslüm Gürses, 15-16 yaşlarında  Adana'ya geldi. Bir müteahhit arkadaşım getirdi onu. O dönemde bir süre ders verdim kendisine.  Adana'daki sanatçılar beni taklit ediyordu çünkü sahnelere hep ben çıkardım. Bir tek klasik müzik okuyan  Necati Ateş vardı. Orada bir ekol oldum, uzun havalarla ün salmıştım. Sonra  İstanbul'da bir plak çıkarttık."
"15 KİŞİ SINAVA GİRDİK, 2 KİŞİ ALDILAR"

Canan, 1960'lı yılların sonunda zorlu bir sınavdan geçtikten sonra TRT sanatçısı olduğunu dile getirerek, 15 kişinin girdiği sınavı kazanan iki kişiden biri olduğunu söyledi. 1976'ya kadar burada çalıştığını belirten Canan, 1975'te  Türkiye çapında Akşam gazetesinin düzenlediği ses yarışmasında 500 kişi arasından birinci olduğunu anlattı.
55 YILDIR MÜZİK DERSİ VERİYOR

Yarışmada kazandığı "Altın saz"ın ardından TRT'den ayrıldığını ifade eden Canan, "Önce  Kıbrıs'ta sonra  Avrupa'nın birçok kentinde sahne aldım. 1982'de  Türkiye'ye döndüm,  İstanbul  Erenköy'de dershane açtım. Orada da birçok kişiyi yetiştirdim" dedi.

Hayatı boyunca müzikle iç içe olduğuna vurgu yapan Canan, şunları kaydetti:
"Ud, cümbüş, tambur, bağlama, piyano ve kaval çalıyorum.  Bağlama ağırlıklı olmak üzere bunların dersini veriyorum. Yağlı boya tablolar ve halen beste yapıyorum, şiir yazıyorum. 55 yıldır müzik dersi veriyorum.  Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) liste gönderdi kayıtlı 100'ün üzerinde bestem var. En önemli bestem 'Aşık mısın arkadaş', Önce ben sonra  İbrahim Tatlıses okudu.  Belkıs Akkale beste istedi verdim.  Kemal Sunal'ın oynadığı 'Salako' filminin müziği 'Emine' türküsü var. Bunu  İbrahim Tatlıses de seslendirdi. Senede 10 eserin telif hakkı için 25 lira civarında ödeme yapıyorlar. Herkes eserlerimi okuyor. Eserlerimi tahrif ediyorlar sözüm olmayan bir söz ekliyorlar. Buna rağmen hakkımı alamıyorum. Burada oturuyorum çok şükür hiç bir şeye ihtiyacım yok, ablamla beraber kalıyoruz."

"BİR MUHABBET BEKLİYORUM"

Sanat dünyasının ilgisizliğinden yakınan Canan,  Türkiye'de sanatçıların öldükten sonra hatırlandığını söyledi. Maddi bir sıkıntı içinde olmadığını aktaran Canan, "Herkesin yatı, katı var benim yok. Ben 'Eserimi yayınlayın beni programlara çıkarın.' diye yalvarmıyorum. Şarlatanlık yapamam, televizyona çıkayım diye yapımcılara yalvaramam. Benim üzüldüğüm konu, sanatçı yalnız kalmamalı. Sanatçı ne hikmetse  Türkiye'de sahneyi bırakınca o topluluktan uzaklaşıyor, hiç kimse ne arıyor ne soruyor. İnsan bir telefon açar, insan o kadar emek veriyor" dedi.
Kapısının herkese açık olduğunu belirten Canan, "Nasılsın, iyi misin? diyen yok. Ben öldükten sonra ha bestemi çalmışsın ha çalmamışsın bir yararı yok. Ben hayattayken arayın sorun. Kimseden para pul istemiyorum, bir dostluk bir muhabbet bekliyorum. Sanatçılar öldüklerinde cenazeleri kalabalık oluyor. Bilmiyorum gösteriş için mi yapıyorlar. Sağken gi?di?p halını hatırını sormadın öldükten sonra adamın senin onun cenazesine gittiğinden haberi bile olmuyor. İki kişiyle de gömülebilir. Hayattayken git halini hatırını sor" sözlerine yer verdi.

25 Eyl 2017 - 11:37 - Yaşam


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.


Çorum Haber