Sakattan özürlüye, özürlüden engelliye…

ÇOK

söylenip yazılan bir anekdottur; yurtdışından gelen bir konuk Türkiye sosyal yaşamında hiç engelli görmediği için şaşkınlığını belirtip, gerçeğin böyle olup olmadığını sormuştur.
3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık Yaratma Günü’nde bunu hatırladım. Ne iyidir ki, artık günümüzde engellilerimizi evlere hapsetmeme konusunda belirgin bir bilinçlenme içindeyiz. Modern dünyaya entegrasyonun meyvelerini belki de en çok bu alanda alıyoruz.
Yıllar içinde, bırakın engelliyi birey olarak toplum içinde yerleştirebilmeyi, terminolojide bile çok geri kalmıştık. Kırsal yörelerde daha sık kullanmakla beraber, “sakat” kelimesi ile tanımlamıştık yıllarca. Daha sonra, halen kullanılan “özürlü” devreye girmişti.
Gerçi batı kaynaklarına bakıldığında, bugünkü “engelli” sözcüğünün karşılığı olarak “handicapped” (özürlü) kullanılmış bir süre. Yani onlar da belli bir süreçten geçmiş. Bugünün dünyasında ise yepyeni bir kavram dolaşıma girmeye başlıyor: Engelli yoktur, insan vardır, dolayısıyla özel bir tanım kullanılmamalıdır…
Dünya Engelliler Günü 1992 yılından beri Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından her yıl ayrı bir temayla kutlanmaya başlamış. Bu yılın teması ise #Hayal2030: Engelliler için dünyayı dönüştürmede 17 hedef. “Kimsenin arkasına sığınmadan yaşama” ilkesine bağlı kalınarak 2015 yılında oluşturulan ajanda gereğince, 2030’da engellilerin topluma tamamıyla entegre olduğu bir toplum hedefleniyor.
Dünya, engelliye bakışını böyle projelerle sürdürürken biz ise çok daha farklı sorunlarla uğraşıyoruz. Örneğin, Çevre ve ŞehircilikBakanı Mehmet Özhaseki’nin Engelliler Günü konuşmasında sarf ettiği, “… Allah zeka engeli vermesin” sözünü tartışıyoruz. Yaşamı ahiretten ibaret gören bir anlayışın engelli oluşa dair görüşünü öğreniyoruz…
2005 yılında çıkan 5378 sayılı Özürlüler Kanunu’yla (adına bakınız!) engelli ulaşımının, erişiminin toplumun her aşamasında sağlanmasına yönelik uygulamanın halen işlerlik kazanmadığını görüyoruz.
Her ne kadar Alanya gibi beldeler, Türkiye ortalamasının çok üstünde bir engelli farkındalığına sahip ve bu anlamda hizmet üretiyorsa da, çabaların bir siyasi kazanım amacına dönüşmemesini, umuyoruz. Verilen sözlerin, açıklanan projelerin uygulanabilir olmasına dikkat edilmesini istiyoruz. Engelliğin sivil örgütler tarafından sömürü aracı olarak kullanımının denetlenmesi de yine devletin sorumluluğunda olmalı.
Türkiye’nin kırsal ve kentlerindeki yaşam ve düşünce farklılığının engelli oluşa yaklaşımı ise bir başka farklı sorun. Sosyal devlet olmayı kırsalda yol yapımına indirgeyen anlayışın, engelli yurttaşların, özellikle çocukların, eğitiminden sağlığına dek özel çabalar içinde olmasını bekliyoruz.
Unutmamamız gereken en önemli konu ise toplumun her bireyinin birer engelli adayı olduğudur. Genetik bozuklukların bazıları, özellikle akraba evlilikleri öncesi devletin zorunlu kıldığı testlerle anlaşılsa bile, doğum travmaları, kazalar gibi beklenmedik olaylar bizi birer engelli yapar. En azından bu yüzden, sözde ve eylemde engelliğe yaklaşım ciddiyet içermelidir…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Feyzi Açıkalın - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber