ALANYA
gibi “Cennet’te” yaşıyoruz, lakin güzelliklerinin tadını ne kadar çıkartıyoruz, ne kadar farkındayız?
Yaşam döngüsü bir girdap misali...
İnsanı içine çekip, günlük dertlerle yaşam enerjinizin çoğunu siz farkında olmadan çalmak gayretinde...
Lakin enerjinizi ve kendi iç huzurunuzu bozmak ya da bozmamak, tamamen sizin seçiminiz.
Geçenlerde, sosyal medya üzerinden tanıdığım, sayfamı ve paylaşımlarımı takip eden bir arkadaşla tanışma fırsatım oldu.
Karşılaşma da ilginç, dağın başında, bir su kenarında!
Yukarıda söyledim, günlük yaşamın karmaşasından uzaklaşıp, iç sesimin pusulasını dinlemek ve bu güzel memleketin güzelliklerini “yaşamak” için sık sık ufak gezilere çıkarım.
Motosikletime atlar, yol nereye götürürse, daha önce görmediğim yeni yerleri keşfetmek üzere kendimi yollara vururum.
Hele ki, mevsimin yüzünü kıştan bahara döndüğü bu günlerde, doğada açan çiçekleri, kış uykusundan uyanan doğadaki değişikleri fark etmek, insana yepyeni bir enerji veriyor. Doğaya çıkınca insanın zihni sakinleşiyor ve düşünce daha berrak hale geliyor.
Hele yol kenarında akan bir su varsa, yanında kısa bir mola verip ayakları iki dakikada olsa suya sokarsanız eğer, zihinde ne kadar olumsuz çöp varsa hepsi suya karışıyor ve gidiyor.
İşte tam o sırada, yoldan çokta uzak olmayan nehir kenarında bir araba durdu. Sonra biraz ilerledikten sonra tekrar durdu.
Sonra geri gelip park etti.
İçinden inen arkadaş gülümseyerek yanıma yürüdü. Yüzü bir yerlerden tanıdık lakin kim olduğunu tam da çıkaramıyorum.
Meğer gazete yazılarımdan sonra beni eklemiş.
-Selamın aleyküm hocam, ne o sen de kendini dağlara vurmuşsun!
Diyerek, samimi bir tavırla yanıma oturdu.
Sohbete başladık.
Tesadüf yok. Dağın başında karşılaştıysak bir alışveriş olacak mutlaka.
Bu tür durumlarda, söyleyene değil söyletene bak düsturu hep kafamdadır.
Değil mi ki “her dile bir kulak” lazım.
Günlük hayata dair konuşmalar, nerden geldin, nerelisin, kimsin, derken laf döndü dolaştı “insana” geldi.
“Hocam” dedi. Anlatmaya başladı.
-Bu insanoğlu bir garip, kefenin cebi varmış gibi mal mülk, makam mevki derdine düşmüş, sahtekârlık, yalan fitne, almış yürümüş, ayaklar baş olmuş, başlar da ayak.
İçimden, kesin geçen haftaki yazımı okumuş diye düşündüm.
Sonra devam etti:
“İnsanın hasetinden, kıskancından uzak durmak, gerek, ben etrafımda ne kadar varsa temizledim, şimdi bir rahatım bir rahatım, meğer bütün mesele buymuş.”
Başladım gülmeye.
Devam etti anlatmaya:
“İnsanın küçüğü, kendini bilmez, kerameti kendinden zanneder, hele de, yakınsa yere yürürken, bire bin katarda her durumda kendini haklı çıkarmayı becerir. Küçük dedikoducu kızlar gibi laf taşır, cahildir ama cahil cahil olduğunu zaten bilmediğinden, ne kadar komik görünüşlü olduğunun da farkında değildir.”
“İnsan bu neticede, küçüğü, büyüğü var.”
“Kimi karasinek gibi etrafta vızıldayıp konacak yer arar, sadece kendini beğenir hepten haklıdır.”
“Yürüyüşünden kendini belli eder, sesi davul gibi içinin boşluğundan, sade kendini beğenir de, başkasını beğenmez.
“Okumaz, öğrenmez, lakin kitapları dizer masaya, okumuş adam rolü yapar.”
“İster ki her şey benim dediğim gibi olsun, lakin işini de beceremez, eline yüzüne bulaştırır.”
“Kendi ilerleyemediğinden, senin de ilerlemeni istemez, temcit pilavı gibi aynı lakırdıları söyler, kızdığında düdüklü tencere gibi fıslar durur.”
“Kendi rahat olmadığından, ister ki başkaları da rahat yüzü görmesin.”
Dedik ya tesadüf yok.
Kitap gibi konuştu, ben de dinledim...
Zaman geçti, sohbet sona geldi.
Daha sonra buluşup muhabbet etmek için birbirimizin telefon numaralarını aldık, vedalaştık.
Sonra o kendi, ben kendi yoluma...
Yüzünü bahara dönmüş mevsimin güzelliğinde, motorumu vurdum dağdan aşağı, evi buldum, motorun sesine etraftan çıkıp gelen mahalle kedilerini besledim, hallerini hatırlarını sordum...
Diyeceğim o ki, yaşam akıp geçiyor.
Arada bir kafayı kaldırıp, kafayı sıfırlamak gerek.
Bu güzel memleketin tadını çıkartmayı arada sırada da olsa hatırlayın.
Hele ki şansınıza güzel konuşan bir insan, sizi dinleyen bir çift kulak bulursanız, muhabbetin keyfini çıkarın.
Birde sağ olsun, arkadaş güzel anlattı, varsa etrafınızda yukardaki surette insanlar, gördüğünüz yerde kaçın, iç huzurunuz size kalsın.
Haftaya görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.