Hatırlatmak isterim ki yazdıklarım tarihçi gözüyle algılanmasın. Türk ülküsü ışığında sade bakış açısıdır. Karalama üzerine konuşlandırılan politik düşünce atmosferi Türk tarihi üzerinde de aynı yöntemi uygulamaktadır. Milli tarihin Türklük gurur ve şuurunu rencide edecek verilerle anlatılması milli kültürü yıpratır. Gençliğe şuur yüklemez. Tarih yapma ile tarih yazma ayni kategoride değildir. Türk tarihinde bilgisiz, beceriksiz yöneticiler vardır ama hain damgası vurulanlar varsa iftiraya maruz bırakılmışlardır. Türk’ten vatan haini asla çıkmaz...
Sultan Vahdettin kötülenerek Atatürk; Atatürk'e hakaret ederek de Sultan Vahdettin büyütülemez. Cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal; Vahdettin'e karşı ayaklanmış değil; Sultan Vahdeddin'in hükümet kararıyla, 16 Mayıs 1919'da, sol kanadın çürük; sağ kanadın en donanımlı diye tanımladığı gemi ile İstanbul’dan uğurlanmış, 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan Anadolu'ya ayak basmıştır...
Bu noktadan itibaren iki tür savaş taktiği şarttır: İşgal altındaki İstanbul'da İngilizler oyalanmalı; Anadolu'da görevlendirilen Mustafa Kemal Atatürk'ün rahat hareketine imkan sağlanmalıdır ki Anadolu’da mesafe alınması kolaylaşsın. Sultan Vahdettin'in masasında onay bekleyen Sevr antlaşması duruyordu. İstanbul'u işgal altındaydı. Anadolu işgallerinin önlenmesi için zamana ihtiyaç vardı. Milli mücadele ekipleri, Kuvayı Milliyenin toparlanmasına fırsat yaratılmalıydı. Osmanlı'nın dağılma ve Cumhuriyetin kuruluş aşamalarında coğrafya üzerinde çeşitli fikir akımları ortaya çıkmıştı. Yararlı ve zararlı diye tanımlanan cemiyetler kurulmuştu. Batılılar; 18. Yüzyılda Rönesans ve reform hareketleriyle geliştirdikleri Orientalizm, Osmanlı ile ilgilenme ideolojisi ile Osmanlı'yı parçalama, dağıtma ve Türkleri Orta Asya bozkırlarına sürme iddiasına girmişler; Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) planlamışlardı…
Başkenti İngiliz işgalindeki hasta adam adını verdikleri Osmanlı’ya Selçuklulardan geçen Türk devlet genlerini, Atatürk Anadolu’nun bağrından esen fırtına ile Ankara'ya taşımış ve Cumhuriyetle taçlandırmıştır. Devletin ebed-i müddet ülküsü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adıyla "Yurtta sulh, cihanda sulh" iç-dış politikasıyla Türklük yeniden küresel dünyadaki yerini alacaktı. Cumhuriyet ülkülerinin toplumsal uzlaşı, diriliş, uyanış ve dünya medeniyeti içinde ön safta yer alma ideallerine gem vurmak isteyen dış güçler uyumamışlardır. Cumhuriyet’le Osmanlı, Atatürk’le Vahdeddin’i, Halifelikle Laikliği yanlış tanımlayarak fitne üretmeye ve yeni kuşakları düşmanlaştırıp zehirlemeye yemin etmişlerdir...
İllegal sağ; Kur'an'ın tefsirini yaptıran ve Diyanet İşleri Başkanlığı kurduran Atatürk'ü politikanın dine müdahalesini önlemek için kabul edilen "laiklik" üzerinden dinsiz göstermeyi başarmıştır. Laiklik; dinsizlik değil; dinlerin garantör koruyucusudur. Sanat abidesi anıtlar üzerinden put, kafir, kefere diye taşlamışlar ve halen aynı kafayla devam etmektedirler. Halbuki İslam’da sanatı yasaklayan bir husus yoktur…
Atatürk'ü tartışmak ve tartıştırmak yerine "Türk Gençliğine Hitabı ve Nutkunu" evirip çevirip okumak ve okutmak gerekmektedir. Bu iki kişiyi tartıştıran Türk düşmanlığı üzerine kurgulandırılmış illegal sağ ve sol politik atmosferdeki güçlerdir. Gazi ne kapitalisttir, ne de komünisttir. Öz be öz Türk milliyetperveri, Türk milliyetçisi, Türk Ülkücüsüdür. Cumhuriyetin Kurucularının Kurduğu CHP'de Türk milliyetçiliği ülküsüyle kurulmuş Türkçü partidir. İktisadi kavramı “karma ekonomi” modelidir. Özel-devlet-Millet sektörünü içerir…
Atatürk’ün vefatı sonrası CHP yetkililerinin; “Biz ortanın solundayız” konumlanışı, 3 Mayıs 1944 Türkçülük -Turancılık davası Türkçülerle CHP’nin arasını açmıştır. 1946’da çok partili sisteme geçilmiş ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidar dışında kalmıştır. 1960 sonrası iktidar liberal kapitalizme yönelmiş gençliğe ise sosyalizm ideolojisi reçete edilmiş devrimci gençlik kapitalizme karşı direnişe geçmiş; “9 Işık” doktrini ile ülkücü gençlik karşısına dikilmiştir. Üniversiteli yıllarımız yakın tarihin şahididir…
Aktif dönemde ise ülküler, idealler yerini devlet kurumları, siyasi partiler, iktidar – muhalefet arasında derinleşen Anayasa tartışmalarıyla çalkalanmaktadır. Bu toplumsal barışı zedeler, gençliğin gelecek umutlarını tahrip eder. Cumhuriyet Halk Partisi kuruluş ayarlarına dönme mücadelesi vermektedir. Türk siyaseti tarihin derinliklerinde gömülü olayları Türk Gençliğinin istifadesine sunacak şekilde yorumlayıp, ortak aklı, milli politika ve sorunları çözüm odaklı ele almalı, Anadolu halkını Cumhuriyet’in 100. yılında yeniden gönül seferberliği ile kucaklayıp kaynaştırmalıdır. Sol da, sağ atmosfer de Türklüğe yapılan dış güçleri iyi tanımalı, tanımlamalıdır. CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel beye de başarılar diliyorum…
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.