İnsan olmak

İNSANOĞLU

, ilk oluşumundan bu yana, salt insana özgü olan gelişmiş beyin sayesinde, hep bir arayış içinde olmuş.
Yaratılmış tüm değerlerin değerini anlamaya ve bu değerlerden yararlanma becerisiyle de bugünlere gelindi.
Doğanın doğal dengesi, besin zinciri şeklinde, tüm canlıların birbirlerini yiyerek idame ettiğinden denge, adalet ve acıma yerine, acımasızlık üzerine kurulmuş.
Besin zinciriyle ilgili örnekler verecek olursak.
Otlar-çekirge-karga-yılan-kartal şeklinde, ya da otlar, çekirge-kurbağa-yılan-tilki-aslan şeklinde birbirlerini yiyerek yaşamlarını idame ettiriyorlar.
Bir canlının doğada yaşayabilmesi için, belli olanaklara sahip olmasına ve diğer canlıların yaşayabilmek için kendisine dönük saldırısına karşı da, kendini koruyabilecek donanıma sahip olması gerekir.
Tarih boyunca insanların bir kısmı, insani duygulardan bahsederken, bir kısmı da hayvani duygularla, doğanın acımasızlığı üzerinden kendilerine bir yol çizmişlerdir.
Günümüzde, insanın insanlıktan çıktığı, acımasızlaştığı, toplumsal olarak, bozulup kokuştuğundan söz etsek de, tarih boyunca bunun böyle olduğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekir.
İnsanoğlunun düşünen bir hayvan olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, insanoğlunun bir kısmı düşüncesiyle, insan olma kaygısıyla hareket etmeye çalışsa da, toplumun belli kesimi de hayvani duygularla, tatmin olmak bilmeyen bir oburlukla akıl almayacak kötülüklere de imza atmakla meşguller.
Toplumsal dayanışmaya dayalı birlikteliklerle bir güç oluşturma, bireysel olarak öne çıkma, gücü nispetinde, güçsüzler üzerinde hegemonya kurma gibi kimi çirkinlikler dün de vardı, bugün de var.
İnsan kendisini beğenmezse çatlar demişler.
Evrende kendisini önemseyen tek varlık insan.
Bencilliği ve doyumsuzluğu öne çıkaran beyinler, toplumu da şu ya da bu biçimde etkileyip, belli kutuplaşmalar üzerinden çatışma çıkararak, belli ayrıcalıklı konumlara gelebilmekteler.
Belli bir güce sahip olanların etkisinde kalan güçsüzlerin de bir güce sarılarak ayakta kalmaya çalışmaları yüzündendir ki, güçlüler sürekli güçsüzleri çatıştırarak ayakta kalırlarken, güçsüzler de bu güçlerin maşası olduklarından sürekli ezilip yok olmaktalar.
İdeolojik, etnik, dinsel, mezhepsel çatışmaların temel nedeni de, insanın insanlıktan çıkmasından başka bir şey değil.
İnsanoğlu, dünyalı ve insan olmaya odaklanmadığı sürece bu çatışmalar devam edip gidecek.
Belki de insan nüfusunun hızlı artışı nedeniyle, popülasyonun belli bir dengeye oturması için, bu çatışmalar, kaçınılmaz bir gerçek olarak da kabul edilebilir!
“Denemediği bir şey kalmayan insan acaba bir gün ‘insan’ olmayı deneyecek mi?
Çok daha önemlisi, insanoğlu dogmalara dayalı, hurafeleri, hikaye ve masalları bırakıp bilime yönelerek insanın yücelişine odaklanabilecek mi?
Yani.
“Dogma, insan aklının, insan aklını engellemesidir.” Gerçeğine yönelerek, bilimle sarmaş dolaş olabilecek miyiz?

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sami Çaycoşar - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber