Pterjium (Göz Eti) Belirtileri Nelerdir?
Göz eti genellikle gözün iç yan kısmında meydana gelir. Tek bir gözün veya iki gözün de etkilendiği vakalar mevcuttur. Pterjiumun ilk evrelerinde oluşan yapı genellikle çok dikkatli bakılmadığı sürece farkına varılamayacak düzeydedir. Görme ile ilgili herhangi bir probleme neden olmaması veya göz bölgesinde herhangi bir rahatsızlık hissi oluşturmaması nedeniyle kolaylıkla gözden kaçabilir.
Büyümeye devam eden göz eti çeşitli şikayetlerin oluşumuna neden olabilir. Özellikle dışarıdan bakıldığında tespit edilebilir hale gelen pterjium, ete benzer pembe, kırmızı veya sarı renklere sahip üçgen bir yapı şeklinde görülür. Göz eti büyümesi ile oluşabilecek diğer belirtiler ise şu şekilde özetlenebilir:
Konjonktivada kızarıklık,
Tek bir gözde veya her iki gözde meydana gelen kaşıntı, yanma veya kuruluk hissi,
Göze kum kaçmış gibi hissedilmesi.
Başlangıç aşamasında gözün yan kısımlarında bulunan göz etinin gözün orta kısmına doğru ilerlemesi halinde bu şikayetlere bulanık görme gibi şikayetlerin de eklenebileceğine dikkat edilmelidir.
Pterjium (Göz Eti) Neden Olur?
Göz eti birçok farklı durum nedeniyle meydana gelebilen bir durumdur. Güneşin ultraviyole ışınlarına uzun süreli maruziyet bu durumun oluşmasında rol oynayabilecek etkenlerin başında gelir. Özellikle meslek gereği veya tercih olarak dışarıda uzun süreli zaman geçiren bireylerde göz eti oluşmasına dair bir risk artışı söz konusu olabilir. Göz kuruluğu olan veya daha önce bu durumu yaşamış bireylerde göz eti gelişimine karşı yatkınlık olabilir.
Göz kuruluğu ve güneşin ultraviyole ışınlarına uzun süreli maruziyete ek olarak kum, toz ve rüzgar gibi doğal etkenlere maruziyet de göz eti olan bireylerin şikayetlerinin ilerlemesine veya mevcut oluşumun büyümesinin tetiklenmesine neden olabilir.
Yapılan çeşitli araştırmalar aile öyküsünde göz eti bulunan bireylerin bu duruma karşı daha yatkın olduğuna işaret eder. Tespit edilen vakaların büyük bir çoğunluğu 20 yaşın üzerindedir. 20 ile 40 yaş arasındaki göz eti olan bireylerde bu oluşum genellikle tek olarak tespit edilirken 40 yaşın üzerindeki bireylerde göz eti birden fazla sayıda oluşabilir. Pterjium aynı zamanda erkeklerde kadınlara göre iki kat daha fazla tespit edilebilen bir durumdur.
Pterjium (Göz Eti) Nasıl Anlaşılır?
Pterjium tanısı göz hekimlerine bu rahatsızlığa dair çeşitli şikayetler ile başvurulmasının ardından direkt olarak gerçekleştirilebilen bir durumdur. Sadece fizik muayene uygulamaları ile hastanın gözünü inceleyen göz hekimi göz etine dair meydana gelen büyümeyi tespit ederek tanıyı doğrulayabilir. Fizik muayene ve özel ışık altında gerçekleştirilen göz muayenesine ek olarak gerekli durumlarda hekimler görme testi veya korneal topografi gibi çeşitli ek tetkiklere de başvurabilirler.
Her ne kadar nadir de olsa pterjium, kornea üzerinde ciddi bir yaralanmaya da sebep olabilir. Kornea üzerinde meydana gelen skar (yara) dokusu zaman içerisinde görme kaybına ilerleyebileceği için tedavi ile kontrol altına alınması gereken bir durum olarak kabul edilir. Bu tarz ilerlemiş vakalarda cerrahi müdahaleye başvurulabilirken hafif seyirli vakalarda ise tedavi genellikle nemlendirici göz damlaları ile gerçekleştirilir.
Pterjium (Göz Eti) Tedavisi Nasıldır?
Pterjium, ciddi şikayetlere veya görme ile ilgili problemlere neden olmadığı sürece genellikle herhangi bir tedavi girişimine gerek duyulmayan bir rahatsızlıktır. Bu tarz oldukça hafif seyirli olgularda düzenli göz muayenesi ile takip edilerek hastanın gözünde meydana gelen oluşumun büyümesinin derecesi değerlendirilebilir. Göz etinin kızarıklık veya hassasiyet gibi şikayetlere neden olduğu kişilerde kuruluğu engellemek adına göz damlaları ve/veya göz etinin geliştiği bölgedeki inflamasyonu baskılamak için kortikosteroid içeren merhemlerin reçetelendirilmesine başvurulabilir.
Pterjiumun göz damlası veya nemlendirici girişimler ile kontrol altına alınamadığı olgularda özellikle astigmatizm veya bulanık görme gibi çeşitli görme şikayetlerinin meydana geldiği vakalar için cerrahi girişimler önemli bir tedavi seçeneğidir. Bazı bireylerde ise herhangi bir şikayet olmamasına rağmen sadece kozmetik kaygılar göz önünde bulundurularak cerrahi tedavi uygulamaları ile göz eti ortadan kaldırılabilir. Her operasyon için olduğu gibi göz eti ameliyatlarının da bir takım riskleri mevcuttur. Bazı bireylerde pterjium ameliyatı ardından bir süre sonra göz etinin tekrar oluştuğu tespit edilebilir. Ameliyat sonrasında gözde kuruluk veya tahriş hissi oluşabilecek diğer istenmeyen durumlar arasında yer alır.
Pterjium (Göz Eti) Olanlar Nelere Dikkat Etmelidir?
Pterjium olan veya bu durumun gelişimine dair risk altında olan bireylerin hekimlerinin bilgisi ve önerisi dahilinde yapabileceği çeşitli uygulamalar mevcuttur:
Güneş gözlüğü kullanımı: Ultraviyole ışınların %90-100’ünü engelleyebilen güneş gözlüklerinin açık havaya her çıkıldığında kullanılması yapılabilecek pratik uygulamalar arasındadır. O günün güneşli, bulutlu olmasına aldırmadan araba içinde seyahat ediliyor bile olsa güneş gözlüğü kullanımı güneş ışınlarının göz eti hususundaki zararlı etkileri dışında kum, toz veya rüzgar gibi irrite edici etkenlere karşı korunmaya da katkı sağlanabilir.
Şapka kullanılması: Çeşitli formlardaki şapkaların kullanımı ile göz bölgesinin güneş ışınlarına direkt olarak maruz kalmasının engellenmesine destek olunabilir.
Nemlendirici göz damlaları kullanımı: Rüzgarlı ortamlarda, toprak bölgelerde veya tozlu alanlarda zaman geçirilmesi halinde hekimlerinizin önerdiği yapay göz damlalarını kullanarak gözlerin yeterince nemli kalması için normal göz fonksiyonlarına katkı sağlanabilir.
Göz eti olarak bilinen pterjium, hastalarda genellikle herhangi bir ciddi sağlık problemine neden olmaması nedeniyle iyi huylu kabul edilen bir rahatsızlıktır. Bazı olgularda sadece küçük bir çıkıntı şeklinde başlar ve büyümesi direkt olarak durabilir. Büyümenin ilerlememesi adına alınabilecek önlemlere uymak ve gözün tahriş olabileceği ortamlardan uzak durmak oldukça önemlidir.
Göz bölgesinde meydana gelen her sağlık sorunu için olduğu gibi göz eti oluşumu da başlangıçta korkutucu bir tanı gibi görünebilir. Ancak bu rahatsızlığın kanserleşme eğiliminde olmadığı ve birçok vakada çeşitli tedavi yöntemleri ile kolayca kontrol altına alınabildiği unutulmamalıdır. Bu rahatsızlığa dair belirti ve bulguları kendinizde veya çevrenizde gözlemlemeniz halinde bir sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek almanız önerilir.
Kaynak: Haber MERKEZİ
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.