Alanya'yı kimler tercih ediyor? 'Kaliteli turist marka şehre gelir'

KÜRESEL Gazeteciler Konseyi Genel Başkanı Mehmet Ali Dim’in sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlara önceki gün vatandaşlardan yorum yağmıştı. Dim, paylaşımlarında şu ifadelere yer vermişti: "Alanya’da kentin toplam kalitesini yükselten Belek kalitesinde oteller, Bodrum-Çeşme’yi aratmayan Beach Club’lar, Nişantaşı düzeyinde restoranlar ve gece kulüpleri var artık. Yerleşik yabancılar yetmez, kaliteli turisti de çekmeliyiz.
Alanya olarak henüz yolun çok başındayız. Eksiklerimiz çok. Kaliteli turisti çekmek öyle kolay değil. Bu konuda Alanya tüm unsurlarıyla ve bir seferberlik ruhuyla hareket etmeli. Daha marka şehir otelimiz bile yok. Bu noktada eğitilmiş personele de çok ihtiyaç var.”
Konuyla ilgili Yeni Alanya’ya özel açıklamalarda bulunan sektör temsilcileri, oda başkanları ve ALTSO başkan adayları, Alanya’daki turist profilinin değişmesi için gerekli olanları sıraladılar. Ayrıca yapılan açıklamalarda Alanya’nın marka değerinin bir an önce arttırılması gerektiği vurgulandı. Ayrıca temsilciler, turizmin ranta kurban edilmemesi gerektiğini de belirttiler.

‘FİYAT BAZLI REKABET KALİTEYİ DÜŞÜRÜYOR’

Turizm denildiğinde ilk akla otelcilerin gelmemesi gerektiğini ve topyekün bir politika oluşturulmasının şart olduğunu belirten ALTSO Başkan Adayı Eray Erdem, “Her şeyden önce turizm sektörünün Akdeniz, Antalya çanağında hareketlendiği 1980’lerin başında Alanya, turizmin başkenti niteliğindeydi. Daha sonraki süreçte bana göre sektör dinamiklerinin bu işi doğru yönetememesi, kanuni yaptırımların da eksikliği nedeniyle sorunlar beraberinde geldi. Şu an Alanya turizmindeki en büyük sorun karşımıza arz talep dengesi olarak çıkıyor. 10 turist geliyorsa 20 tane yatak var, öyle düşünelim. Buna paralel olarak turizmle ilgili kanuni bir iyileştirme olmadığından bu iş tamamen fiyat rekabetine dönüyor. Fiyat bazlı rekabet de haliyle kaliteyi düşürüyor ve markalaşmanın önüne geçiyor. Bana göre bizim en büyük sıkıntımız bu. Gördüğünüz üzere 2 yıldır turizmin pandemiden olumsuz etkilenmesi ve emlak sektöründeki değişimlerle birlikte, Mahmutlar ve Kestel’de birçok otel yıkıldı ve yerine konut yapıldı. Turizmi ranta kurban etmemek lazım. Bana göre bunun bir sınırlandırmasının olması lazım. Belki önümüzdeki 5-10 yıllık planlamalarla, yeni yataklarla ilgili ruhsat verilmemesi gerekebilir. En azından belli bir süre. Bununla birlikte şehrin marka değerinin de arttırılması lazım. Bildiğiniz üzere Alanya’daki franchise mekanlar arttı. Tüketici gözüyle bakarsak, o mekanlardan beklenti ve kalite belli. Müşteri yiyip içip, itiraz etmeden hesabını ödüyor. Ama, o franchise markadan belki de daha iyi bir restorana gitse birçok konudan şikayet edebilir. Dolayısıyla öncelikle markalaşıp müşterinin bu tür gereksiz serzenişlerini de ortadan kaldırabilmemiz lazım. Maalesef turizm denildiğinde ilk akla otelciler geliyor. Bana göre sokakta ayakkabı boyacılığı yapan bir arkadaşımız dahi bu işin paydaşıdır. Bu nedenle topyekün bir turizm politikasının geliştirilmesi lazım” dedi.

‘EL BİRLİĞİYLE MARKALAŞACAĞIZ’

ALTSO Başkan Adayı Bilal Gömeç “Alanya, Türkiye’de turizm merkezlerinden en önemlisi. Önceki yıllara bakıldığı zaman turist profilinin değiştiğini görüyoruz. Alanya’nın ana geçim kaynağı hepimizin bildiği üzere turizm. Denizi, güneşi, tarihi ve kültürüyle turizme hizmet eden ve bu sektörden ülke ekonomisine katkı sağlayan Alanya’mızın turist profilini değiştirmemiz ve kaliteyi arttırmamız gerekiyor. Ancak turist profilinin değiştirilmesinde, turizm personellerimize ve esnaflarımıza, kısacası hepimize görevler düşmekte. El birliği ile Alanya’mızı marka bir tatil merkezi haline dönüştürmemiz gerekiyor. Bu da beraberinde kaliteli turisti getirecektir. Bu kapsamda biz üzerimize düşen görevlerin bilincindeyiz” şeklinde konuştu.

‘ESKİ TURİST PROFİLİMİZİ ARAR HALE GELDİK’

Alanya Bakkallar Odası Başkanı Velittin Yenialp, “Türkiye’de turizmin ilk başladığı yerlerden birisi Alanya. Daha önceki yıllarda İskandinav turistler vardı. Gerçekten kaliteli turistler geliyordu ve esnafımıza da ciddi paralar bırakıyorlardı. O dönemlerde esnafımızın yüzü gerçekten gülüyordu. Ancak bugün gelen turist profiline baktığımız zaman ceplerine 100 dolar katıyorlar ve bu miktarla da tatillerini bitiriyorlar. Otellerinden çıkmıyorlar. Bir otellerini görüp geri gidiyorlar. Biz gelen turist profilinin kalitesinin yüksek olmasını isteriz. Bizim esnafımızdan alışveriş yapmalarını ve bizim kültürümüzü yaşamalarını isteriz. Bizim tarihi ve doğal güzelliklerimizi görüp ardından memleketlerine dönmelerini isteriz. İnanıyorum ki kalitesi yüksek turist gelirse bizim esnafımız da rahat bir nefes alır ve para kazanır. Bugün baktığımız zaman bu turist profilini göremiyoruz. Dolayısıyla da esnaf açısından bu sıkıntımız büyük. Dünyada örnek gösterilecek işletmeler Alanya’mızda mevcut. Ancak nedense profilimizi bir türlü yükseltemedik. Eski turist profilimizi arar hale geldik” diye konuştu.

‘ALANYAMIZA HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKALIM’

ALTİD ve ALTAV Başkan Yardımcısı Mehmet Dahaoğlu ise "1948 yılında Damlataş Mağarası’nın bulunması, mağaranın şifalı havası nedeniyle Alanya’da iç turizmi başlatmıştır. Ev pansiyonculuğu ile başlayan süreçte, konaklama işletmelerinin çoğalmasıyla bireysel yabancı turistlerin uğrak noktası, daha sonra da kitle turizminin gözde beldelerinden biri olduk. Ana geçim kaynağı olan tarım, zaman içerisinde turizm olarak değişti.
Bakir plajları ve portakal kokulu bahçeleri artık çok azalsa da, denizi, güneşi, tarihi ve kültürüyle daha uzun yıllar turizme hizmet etmeye devam edecek. Ana geçim kaynağı turizm olan bir memlekette, misafirleri hoş tutmak, evlerine güzel anılarla dönmelerini sağlamak çok önemli. Milyon dolarlarca yapılan tanıtımlardan ziyade, turist memnuniyeti, turizmin devamlılığını sağlıyor. Bu noktada, işi bilen, mesleğini seven, kalifiye ve saygılı turizm personeli konusu öne çıkıyor. Turizm meslek liseleri ve turizm fakültesi, kalifiye personel konusunda oldukça yardımcı oluyor. Ancak savaş, pandemi gibi sebeplerden dolayı maalesef kalifiye personelimizi başka sektörlere kaptırdık. Bu yıl daha fazla turist ağırlamamız gerekseydi, personel azlığı sebebiyle ihtiyaca yetişemeyecek ve misafir memnuniyetini karşılayamaz durumda olacaktık. Yine turiste hoşgörülü, düzgün diyalog kurabilen, kazıklama ve dolandırma bilincinde olmayan esnaf konusu öne çıkıyor. Sevgi hoşgörüyü doğurur, hoşgörü barışı doğurur. Turist ise huzur ve barışı ister.
Gelen misafirin kıyafetine ve kültürüne saygılı, tacizkar olmayan, ailesine gösterdiği özeni, misafirine de gösteren şehir insanı öne çıkıyor. Kendi kültürüne ve geçmişine sahip çıkan, tarihi varlıklarına ve şehir mobilyalarına zarar vermeyen, çevreyi ve doğayı koruma bilincinde olan biz Alanyalılar öne çıkıyor. Zira kendine ve yaşadığı çevreye saygısı, sevgisi olan bireyler, hem çevresini hem hayatı güzelleştirir. Temiz, güzel, konuksever, kaliteli bir tatil beldesine de kaliteli turist gelir. Alanya’mıza hep birlikte sahip çıkalım, turizmi sürdürülebilir kılalım" ifadelerini kullandı.

‘HER ŞEYDEN ÖNCE MARKA ŞEHİR OLMAK GEREKİR’

Aynı zamanda ALTAV Yönetim Kurulu Üyesi olan acenteci Cengiz Topçu ise şunları söyledi:
"Üst gelir gruplarının çekim merkezi olmak için her şeyden önce marka şehir olmak gerekir. Marka şehir olmanın yolu da şehirdeki çekim merkezlerinin çokluğundan ve şehrin fiziki altyapısını tamamlarken üst yapıda da belli mimari hassasiyetleri korumaktan geçer. Bunların yanında gerek bölgeye ulaşmak için gerekse bölge içinde ulaşım altyapısının da tamamlanmış olması gerekir. Üst gelir gruplarına hitap edecek hizmet sunumu personelinden sunulan hizmetin kalitesine kadar önem taşır. Alanya olarak baktığımızda bazı olumlu taraflarımızın yanında önümüzde uzun bir yol görünüyor. Şehrin nüfusunu arttıracak hamleler yerine seyreltici çalışmalar, oranın değerini daha çok arttırır. Kısa vadeli faydalar getirecek politikalar yerine uzun vadeli ve uygulanabilir politikalarla bu mümkündür. Seçkin plajları, Alanya Kalesi, çekim merkezi haline getirilmiş iskelesi, daha konforlu ve kolay ulaşım imkanları sağlanmış, yaya ve araç trafiğinin daha düzenli olduğu bir Alanya’nın marka şehir olması çok zor değil aslında. Ancak taşın altına herkesin elini, gerekiyorsa kolunu koyması gerekir. Aksi takdirde onlarca yıl daha bu tartışmalar sürer gider.”

DİM: DERSİMİZE İYİ ÇALIŞMAMIZ GEREK

Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından dün yaptığı değerlendirmede ise "Alanya marka şehir olacaksa kendine has markaları olmalı. Marka işletmeler olmadan marka şehir olunmaz. Şu anda Alanya’nın tek markası Mevlüt Çavuşoğlu. Bir de Kızıl Kule imajı. Gerisi çakma marka. Dersimize iyi çalışmamız gerek" dedi. (Gülşah ANAK)